İşte sağlığımıza zarar veren 17 hatayı sunuyoruz:
Uzun süre gürültülü ortamda bulunmak: Gürültülü ortamlar, yüksek sesli müzik dinlemek, ani ve yüksek sesler iç kulağın yapılarına geri dönülemez şekilde zarar verebilir. Kulaklıkla müzik dinlerken ses seviyesinin 80-90 desibeli aşmaması ve iki saati aşmaması tavsiye edilir.
Hareketsizlik veya aşırı egzersiz: Düzenli egzersiz sağlığımızı birçok yönden olumlu etkiler. Kardiyovasküler hastalık, diyabet ve kanser riski azalır. Haftada en az 150 dakika kalp atım hızını artıracak yürüyüş, bisiklete binme gibi aerobik egzersizleri ve haftada 1-2 gün kişiye uygun ağırlık kaldırma egzersizlerini öneriyoruz. Ancak aşırı egzersiz yaptığınızda da yan etkiler ortaya çıkabilir. Kaslarda ve eklemlerde gerginlik, yıpranma ve yıpranma, hormonal dengesizlik ve zayıflamış bağışıklık sistemi, uzun süreli yorucu egzersizlerden sonra gözlemlenebilecek durumlardır.
Uzun süre kullanılan ilaçların aniden kesilmesi: Kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların aniden kesilmesi vücudumuzda ani reaksiyonlara neden olabilir. Özellikle hipertansiyon, kalp hastalıkları ve nörolojik hastalıkların tedavisi için kullanılan ilaçların aniden kesilmesi ciddi sonuçlara yol açabilir.
Vitamin ve takviyelerin kontrolsüz kullanımı: Son yıllarda sayısı artan takviyelerin uzun süre ve tıbbi denetim olmadan kullanılması istenilenin tam tersi etki yaratabilmektedir. Vitamin ve minerallerin vücudumuzdaki birikim kapasiteleri dikkate alınmadan yüksek dozda ve uzun süre kullanılması göz sorunlarına neden olabilir. Bu tür ürünleri satın almadan önce doktorunuza danışmanız, gerekli testlerden geçmeniz ve kullanılan diğer ilaçlarla etkileşimlerini de dikkate alarak ihtiyacınıza uygun takviyeleri sağlamanız en doğrusudur.
Yeterince uyuyamamak: Bazen iş ve sosyal yaşam nedeniyle uykuya yeterince zaman ayıramayabiliriz. Ancak uyku fiziksel ve zihinsel sağlığımız için oldukça önemlidir. Uykusuzluktan kaynaklanan halsizlik, kaygı, dikkat eksikliği ve depresyon daha sık görülüyor ve bağışıklık sistemi düştükçe enfeksiyonlara yatkınlık artıyor. Ayrıca fiziksel stresin artmasıyla birlikte hipertansiyon, kalp hastalıkları, diyabet gibi hastalıkların kontrolü zorlaşıyor.
Az su içmek: Vücudumuzun yaklaşık ⅔'ü sudan oluşur. Bu aynı zamanda suyun vücut için ne kadar önemli olduğunu da gösterir. Su, başta böbreklerimizin kandaki toksik maddeleri uzaklaştırması olmak üzere tüm yaşamsal fonksiyonlar için gereklidir. Günlük ihtiyaç duyulan su miktarı kişinin fiziksel özellikleri, yılın mevsimi, ortam sıcaklığı gibi faktörler tarafından belirlense de ortalama 1,5 ile 2,5 litre arasındadır.
Kısa sürede çok fazla alkol tüketmek: Tatil, kutlama ve partilerde kısa sürede çok fazla alkol tüketmek, tüketilen miktara bağlı olarak sindirim sistemimize zarar verebilir, mide kanamasına, karaciğer hasarına ve hatta alkol komasına neden olabilir.
Temizlik ürünlerinin aşırı kullanımı: Ev temizliğinde kullanılan kimyasallar akciğer ve cilt sağlığı için de tehdit oluşturabilir. Bu maddelerin aşırı kullanıldığı ortamlarda hava solumanın akciğer fonksiyonlarında azalmaya neden olduğu gösterilmiştir. Bu özellikle sprey formunda kullanılan ürünlerde fark edilir. Bu nedenle farklı kimyasal ürünlerle temizlik yapılırken ortamın havalandırılmasına dikkat edilmeli veya toksik etkisi olmayan doğal ürünler tercih edilmelidir.
Güneşte uzun süre kalmak: Ozon tabakasının hasar görmesi nedeniyle güneşin ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinin arttığı bilinmektedir. Koruyucu kullanmadan uzun süre güneşe maruz kalmak, erken cilt yaşlanmasına ve cilt kanserine neden olur. Ayrıca, özellikle hipertansif hastalarda kan basıncında değişiklik ve beyin kanaması riski daha fazladır.
Uzun süre hareketsiz durmak: Masa önünde uzun süre hareketsiz durmak omurgamıza binen yükü artırır. Çünkü otururken omurgaya binen baskı, ayakta dururken veya yatarken olduğundan daha fazladır. Bunun sonucunda boyun, sırt ve belde ağrılar kaçınılmaz hale gelir. Ayrıca damarlardaki dolaşım zorlandıkça kronik venöz yetmezlik ve varis riski de artar. Bu nedenle hareketsiz kalma süresinin bir saati aşmamasına dikkat edilmelidir.
Yatmadan önce yemek yemek: Uyumadan önce tok karnına yemek sindirimi zorlaştırır. reflüye neden olur. Tüketilen kaloriler harcanamadığı için yağ olarak depolanır. Yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlığı olan kişilerin rahatsızlıklarını artırır.
Ağır çanta taşımak: Uzun süre taşınan ağır ve tek taraflı çantalar boyun, omuz ve bel ağrılarına neden olur.
Tuz alımınıza dikkat etmeyin: Önerilen günlük tuz alımı günde 5 gramdır. Ülkemizde bu miktarın 15 grama ulaştığı gösterilmiştir. Aşırı tuz tüketimi ödem oluşumuna neden olur, kan basıncını yükseltir, kalp-damar hastalıklarının başlamasını kolaylaştırır ve böbrek fonksiyonlarına zarar verir. İdrarla kalsiyum atılımını artırarak böbrek taşı oluşumunu arttırır ve kemik erimesine zemin hazırlar.
Çok fazla işlenmiş gıda tüketmek: Katkı maddeleri ve koruyucularla dolu işlenmiş gıdalar, kronik inflamasyonu artırır ve diyabet, hipertansiyon, obezite, kalp hastalığı ve kanser gibi birçok sağlık sorununa yol açabilir. Örnekler arasında şarküteri ürünleri, tüketime hazır yiyecekler, tatlı ve tuzlu atıştırmalıklar, unlu mamuller ve konserveler sayılabilir. Bu ürünler yalnızca yüksek kalori, sodyum ve şeker içermekle kalmaz, aynı zamanda ek bileşenler ve kimyasallar da içerir.
Bilinçsiz klima kullanımı: Yaz aylarının gelmesiyle birlikte klima kullanımı artıyor. Sıcakta rahatlayan kaslarımızın aniden ve uzun süre soğuk ortamda kalması yaygın kas ağrısına ve kas sertliğine neden olur. Ani sıcaklık değişimleri vücudun direncini olumsuz etkileyerek viral enfeksiyonların sıklığını artırıyor. Klima filtreleri temizlenmeden kullanıldığında küf, mantar ve diğer alerjenlerin solunum yollarını etkilemesi kaçınılmazdır. Temiz olmayan klimalarda bulunan "Legionella pneumophila" bakterisi akciğer enfeksiyonlarına neden olur.
Bilinçsiz mantar tüketimi: Özellikle bahar aylarında doğadan toplanan mantarların tüketilmesi karaciğer yetmezliğine neden olabilir. Tek bir zehirli mantar bile tedavi edilmediği takdirde karaciğer yetmezliğine, ağır karaciğer komasına ve ölüme neden olabilir. Mantar tüketildikten sonra ilk birkaç günde bulantı, kusma, ishal, ateş ve artan bilinç kaybı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu dönemde müdahale edilmesi şarttır.
Bitkisel ürünlerin bilinçsiz kullanımı: İnsanlar birçok hastalığın tedavisi için bitkisel ürünlere başvurabilmektedir. Ancak bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünler sağlığınızı, özellikle de böbreklerinizi ciddi şekilde riske atabilir. Ayrıca böbrek tedavisi gören hastaların kullandığı bazı ilaçlar bitkisel ürünlerle etkileşime girerek olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir.