Dünyanın en meşhur yatak odası: Tablolardaki sır
Sanat tarihine adını -en çok sarıyla- sonra diğer tüm renk tonlarıyla yazan ressamın hayatını yakından inceleyen sanat tarihçisi Martin Bailey, her hafta Van Gogh hakkında bir yazı kaleme alıyor. Bu haftaki yazının konusu, sanat tarihinin ‘en ünlü yatak odasındaki detaylara ışık tutuyor
SANAT TARİHİNİN EN ÜNLÜ YATAK ODASI
Vincent Van Gogh’un kendi yatak odasını resmettiği meşhur tablo ‘The Bedroom’ sanat tarihinin en çok konuştuğu yatak odası oldu dersek pek de abesle iştigal olmayacaktır.
O tablodaki ayrıntılar yıllardır incelendi, hakkında makaleler yazıldı, tezler hazırlandı… Van Gogh’un odasında, yatağının yanında asılı duran tablolar şüphesiz en çok dikkat çeken ayrıntılar oldu.
RESİMLERİN HAM MADDESİ: DÜŞLER VE HAYALLER
Vincent Van Gogh, kardeşi Theo’ya yazdığı bir mektupta yeni çalışmalarını uykuya dalmadan önce tasarladığını anlatıyor ve “En güzel resimler, yatakta pipo içerken hayalini kurduklarındır.' cümlesini kuruyor.
Ressamın sıklıkla anılan bir diğer sözü, yine yatak odasındaki resimlerin anlamına bu minvalde vurgu yapmakta:
““I dream my painting and I paint my dream” (Çizimimi hayal ediyorum ve hayalimi çiziyorum”
Van Gogh, The Bedroom adlı çalışmasından 1 yıl sonra, annesi ve kız kardeşine vermek üzere iki kopya daha hazırlamıştı.
Orjinal tabloda yatağın yanında yukarıda asılı duran iki portre, iki arkadaşına ait
Japon kültürüne ait çizimler
İki portre altında iki çizim var.
Sanat tarihçisi Bailey’e göre bu iki çerçeveli çizim Japonya’ya ait.
Başucundaki manzara
Manzaranın neresi olduğu net olmamakla birlikte, diğer kopyalarında küçük farklılıklar gösterdiği görülüyor. Ancak bu farklılıklar, faklı tablo olma ihtimali yaratacak majör farklar değil.
Tablonun, Van Gogh’un kaybolan çizimlerinden biri olduğu ihtimali üzerinde duranlar çoğunlukta.
‘The Bedroom’ adlı tablonun orijinali, Amsterdam’daki Van Gogh Museum’da bulunuyor.