SİYASET

Millet İttifakı'nın bileşenleri muhafazakâr partilerin CHP'ye katkısı tartışılıyor

CHP listelerinde seçime giren Saadet, Gelecek, DEVA ve Demokrat Parti'nin CHP oylarında kayda değer bir artış sağlamadıkları belirtiliyor.

14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin sonuçları tartışılmaya devam ediyor. 

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu 28 Mayıs Pazar günü yapılacak. Ancak milletvekili seçimi sonuçlandı.

En dikkat çeken noktalardan biri Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) aldığı oy oranı.

CHP, bu seçimde 25,33 oranında oy aldı. 24 Haziran 2018 seçimlerinde ise tek başına oyların yüzde 22,60'nı almıştı.

4 partinin listesinde yer aldığı CHP oyunu sadece 3 puan artırdı

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti adayları CHP listelerinde seçime girdi. 

Millet İttifakı'nın bu 4 partinin CHP'ye sağladıkları oy oranı tartışma konusu oldu. Zira bunlarla birlikte CHP'deki oy artışı sadece 3 puan oldu.

3 puanın da bu 4 partinin etkisinden sağlandığı da net değil. Bir kısmının yeni seçmen olup CHP'yi tercih eden kişilerden oluşmuş olma ihtimali de var.

Fatih Erbakan'ın lideri olduğu Cumhur İttifakı'ndaki Yeniden Refah Partisi'nin aldığı oyun 2,82 olduğu hesaba katılırsa adı geçen 4 partinin Millet İttifakı'na katkısı da benzer oranda.

Oysa gerek DEVA lideri Ali Babacan gerek Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu gerekse Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, muhafazakâr kesimde iyi tanınan ve önemli görevlerde bulunmuş kişiler.

Demokrat Parti de Türk siyasetinde bilinen bir adres. Hal böyle iken 4 partinin ve liderinin içinden çıktıkları sosyolojik tabandan şu an için pek de destek alamadıkları belirtiliyor.

Can Kakışım / Fotoğraf: Twitter

"Bunların AK Parti seçmeni nezdinde bir karşılıkları olmadığı görüldü"

Siyaset bilimci Doç. Dr. Can Kakışım, Babacan ve Davutoğlu'nun AK Parti'den ayrılıp kendi partilerini kurarken muhafazakâr seçmenden teveccüh bulacaklarını düşündüklerini ancak mevcut tablonun böyle olmadığını ortaya koyduğunu söyledi.

Ali Babacan'ın buna güvenerek seçime kendi logolarıyla gireceklerini bile deklare ettiğini hatırlatan Kakışım, "Fakat bunların, AK Parti seçmeni nezdinde bir karşılıkları olmadığı görüldü. Hele CHP'nin yanında konumlanınca ittifakın onlardan temel beklentisi olan AK Parti'den oy getirme planları tamamen boşa çıktı" dedi.

"Altılı Masa'da elde ettikleri avantajları kaybetmek istemediler"

Kakışım, bu liderlerin durumunun kamuoyu yoklamalarında da görmelerine karşın Altılı Masa'nın onları kayıran yapısı sayesinde elde ettikleri avantajları terk etmek istemediklerini iddia ederek, "Aynısı Saadet Partisi ve Demokrat Parti için de geçerli. Bu partiler, özellikle aday belirlenme sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu'na destek vermeleri karşılığında hem cumhurbaşkanı yardımcılıkları vaadi hem de fazla vekil kontenjanı kazanabildi. Dolayısıyla bu süreçte, kendi parti çıkarları açısından itiraz etmelerini gerektiren bir durum yoktu" diye konuştu.

"Atatürkçü tabanda rahatsızlık yarattı"

Burada esas kaybedenin CHP olduğunu öne süren Kakışım, "Hem kendi vekil koltuklarından 36 tanesini bu partilere bırakmak zorunda kaldı hem de partinin Atatürkçü tabanında rahatsızlık oluştu" yorumunda bulunarak sözlerini şöyle tamamladı:

Üstelik bu bedeli ödemelerine sebep olan cumhurbaşkanlığı makamını kazanmaları da eldeki verilere göre hayli zor görünüyor. Bu süreç CHP için tam bir kaybet-kaybet deneyimi oldu denebilir."

Ayhan Aktar / Fotoğraf: Twitter

"Davutoğlu, belki MHP'yle ortaklık yapsaydı daha fazla oy getirecekti"

Peki Millet İttifakı içerisindeki muhafazakâr ve sağ çizgideki 4 parti neden bu kesimlerden oy alamadı?

Bu soruya da sosyolog Prof. Dr. Ayhan Aktar, cevap verdi.

Türkiye'de son yıllarda ciddi bir kutuplaşma olduğuna dikkati çeken Aktar, "Siyaset, Türk-İslam sentezci daha milliyetçi bir noktaya evrildi. Bu çerçevede bu kişilerin sosyal demokrat veya ortanın solu olarak adlandıranlarla bir arada olmaları kutuplaşma ortamında kabul görmedi. Ahmet Davutoğlu, belki MHP ile ortaklık yapsaydı çok daha fazla oy getirecekti. Bunu bilemeyiz. Bu kutuplaşma insanların mensup oldukları mahallenin dışına çıkmalarına izin vermiyor" ifadelerini kullandı. 

İbrahim Uslu / Fotoğraf: Twitter

"İki ayrı parti olarak çıkmaları dezavantaj oluşturdu"

ANAR Araştırma Firması Başkanı İbrahim Uslu ise DEVA ve Gelecek partilerinin ilk kuruluş aşamasında seçmenin beklentilerini karşılayacak şekilde çıkmadıklarını söyledi. 

İki ayrı parti olarak çıkmalarının büyük dezavantaj oluşturduğunu ifade eden Uslu, "Tek parti olarak çıkmaları beklentisi vardı. O handikabı süreç boyunca hiç aşamadılar. İttifak içinde tartışmalar yaşanıp ittifak toplamda oy kaybedince bu partiler de iyice küçüldü. Zaten küçük başlamışlardı. O nedenle ne kadar katkı verdiklerine dair etkilerini istatiksel olarak ölçemiyoruz bile" değerlendirmesinde bulundu. 

"Muhafazakâr seçmenlerde iktidar alternatifi olabilecekleri algısı yaratamadılar"

İlk düğmenin yanlış iliklenmesi sonucu DEVA ve Gelecek partilerinin kuruldukları aşamada sağcı muhafazakâr seçmenler açısından iktidar alternatifi olabileceği konusunda algı yaratamadıklarını öne süren Uslu, şunları kaydetti:

İkiye bölünmüş olarak kurulmalarıyla halkın gözünde 2 küçük parti olacakları algısını yerleştirdi. Sonra onlar da küçük parti olduklarını kabul edip bir parti çatısı altında girdi. Milliyetçi muhafazakâr seçmen için o kadar çok parti var ki neden CHP içindeki 2 küçük partiye oy versinler." 

"Dünyada da Türkiye'de de aşırı sağ partiler büyüyor"

Daha muhafazakâr söylemlerde bulunan Yeniden Refah Partisi'nin aldığı oy oranı da seçimin tartışılanlarından.

"Muhafazakâr seçmen daha liberal, demokrat söylemler yerine daha radikal söylemler seçen muhafazakâr partilere mi yöneliyor" sorusuna Uslu, "Dünyada da Türkiye'de de merkez partiler, liberal, sosyal demokrat partiler büyümüyor. Büyüyen aşırı sağ partiler. Türkiye'de de benzer sonuç yaşandı. Seçmenin yüzde 65'i aşırı sağa oy verdi. Seçmenlerin çoğu merkez sağ parti nasıl olur onu unuttu. 2002'de 15 yaşında olan bir çocuk hayatı boyunca merkez sağ partiyi görmedi. Birçok seçmen nasıl bir şey olduğunu bilmiyor" diye cevap verdi.

Müfid Yüksel / Fotoğraf: Cihat Arpacık


"Saadet Partisi'nin tabanı YRP'ye kaydı, bir kısmı da sandığa gitmedi"

Son olarak aynı soruları muhafazakâr kesimi yakından takip eden bir isme sosyolog, araştırmacı yazar Müfid Yüksel'e sorduk.

DEVA'nın daha çok gelecek seçimleri hedeflediğini, Gelecek Partisi'nin ise yeterli taban ve örgütlenme oluşturmaya zaman bulamadığını söyleyen Yüksel, Saadet Partisi'yle ilgili şöyle bir iddiada bulundu:

Saadet Partisi'nin tabanı vardı. O da Yeniden Refah Partisi'ne kaydı. Yeniden Refah Partisi'nin oyu Saadet'ten geldi. Yoksa başka bir oyu yoktu. Saadetlilerin bir kısmı da sandığa gitmedi." 

© The Independentturkish

Kaynak: www.indyturk.com