İran’da kadınların şeriat rejimine karşı direnişi sürerken cemaat ve tarikatlar kadınları hedef almayı sürdürüyor.
İsmailağa cemaatinin bilinen isimlerinden olan ve açıklamalarının “şahsi görüşü değil, dinin bir buyruğu olduğunu” iddia eden İsmail Hünerlice, sosyal medya hesabından “Erkek doktor kadın hastaya mutlaka bakması gerekiyorsa hastanın avret yerine mümkün mertebe bakmaktan sakınmalıdır” ve “Dizine kadar açık giyinene yumuşak bir dille kapatması söylenir. Baldırını açana böyle yapmaması sert bir dille söylenir. Edep yerine kadar açanlara ise usulüne uygun ceza uygulanır” paylaşımlarında bulundu.
İran’da eylemler devam ederken kadınların daha fazla hedefe oturtulması ise tepki çekti. İlahiyatçı ve felsefeci Prof. Dr. Şahin Filiz, konuyu Cumhuriyet’e değerlendirdi.
‘AKLİ EHLİYETİ YOK’
Prof. Dr. Filiz, “Medrese-tarikat-cemaat üçgeni; başına sarık, sırtına cüppe alan üyelerini sokağa salarak Türk toplumunu, özellikle Türk kadınını yıldırmak için yoğun bir çaba içine girdi. Bu yapılar, Türk kadını üzerinden İslam’a eklemledikleri Ortaçağ engizisyonunu ‘yumuşak faşizm’ ile hayata geçirerek cumhuriyetimizi hedef alıyor. Amaçları halkı dini yönden aydınlatma değil çünkü bu gerici konuşmacılar bilimsel, akli ve rüşdi bir ehliyete sahip değil” dedi.
(Prof. Dr. Şahin Filiz)
Fetvaları Diyanet’in yetkili kurulunun verebileceğine işaret eden Filiz, son dönemde artan fetvacılara karşı sessiz kalındığını vurgulayarak, “Diyanet’in, gerici fetvabaz kişi ve grupların rastgele fetvalar vermesine sessiz kalması ya kurumsal acziyetinden ya da susarak onaylamasından kaynaklanıyor. Eğer ilk gerekçe ise yetkililer görevini ihmal ediyor ve kötüye kullanıyor demektir. Eğer ikinci gerekçe ise bu daha büyük resmi ve dini bir cürümdür; resmi yetki ve dini yetkinliği bu yobazların insafına bırakmak demektir” diye konuştu.
‘TÜRK YARGISI HAREKETE GEÇMELİ’
Filiz, “Çağdışı ve İslam dışı kafaların; kendi ‘feodal-kişisel-aşiretsel’ ve cemaat gücünü tahkim etmekten ve bu güçle Türk kadınını Ortadoğu’nun ezilmiş kadınlarına dönüştürmekten başka hiçbir kutsal ya da dini amaçları yok. İran kadınları çoktan uyanmaya ve kendi yaşamlarına sahip çıkmaya başladı. Türk kadını bu tecrübeye cumhuriyetten beri sahip. Türk yargısı geç olmadan, Türk Mahsa Amini’ler acısı yaşamadan bu kişi ve yapıları hukukun karşısına çıkarmalı” ifadelerini kullandı.
‘FETVALAR KİŞİSEL YORUMDUR’
İlahiyatçı ve felsefeci Filiz, İran’daki eylemlere de değinerek, “İran’daki molla rejimi, Mahsa Amini’yi dine değil, aslında bizdeki bir kısım yobazların oluşturduğu konseylerin yorumlarına kurban verdi. Mahsa Amini’nin öldürülmesinden cesaret alan gerici cahil yapılar, benzer baskı ve yıldırma operasyonlarına ‘Ben Allah’ın hükmünü tebliğ ediyorum’ kılıfıyla hız veriyor” dedi. “Fetvalar yorumdur. Zamana ve koşullara göre değişir. Dogma ya da nass değildir. Hiçbir Müslüman kendi bilgisini gerekçe göstererek yaptığı dinsel yorumları ve hükümleri Allah’ın hükmüymüş gibi sunamaz” uyarısında bulundu.
Kaynak: www.cumhuriyet.com.tr