SİYASET

Ertan Aksoy değerlendirdi: AKP'nin oyu artıyor mu?

Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı (SODEV) ve AKSOY Araştırma Şirketi'nin kurucusu Ertan Aksoy; gündemdeki son gelişmeleri, verilere dayalı analizlerle, siyasilerin gündem belirleyen açıklamalarını ve bu açıklamaların toplum üzerindeki etkilerini Cumhuriyet için değerlendiriyor. İşte Ertan Aksoy'un bu haftaki değerlendirmesi...

AKP, iktidarının 20. yılını geride bıraktı. Bu süre muhalifler için epey uzun, epey zorlayıcı bir süre oldu. 20 yıl çok anlamlı bir süre. Geride kalan zamanda toplum değişti, ekonomi değişti, dünya değişti.

Ülkede her gün yaşanan yeni bir garabetin ardından haklı olarak muhalif mahallenin de sabrı giderek tükendi. Hatta bir grup muhalifte, iktidarı değiştirme fikrinin iktidara gelme heyecanının önüne geçtiğini söyleyebiliriz.

Ekonomik krizin bir gelip bir daha gitmemesi, muhalefetin bir araya gelme becerisini gösterebilmesi ve yönetebileceğine ikna etmesi gibi ana nedenlerden kaynaklı olarak iktidar değişiminin en ciddi olasılık olduğu bir dönemdeyiz. Bu nedenle iktidarın tadını almış AKP, panikle önündeki tüm tuşlara basıyor. Özellikle yaz aylarından bu yana seçmen desteğini artırmayı amaçlayan uygulamaları hayata geçiriyor. Bir iktidar devletten ne kadar faydalanılabilirse o kadar faydalanıyor.

Geride bırakılan zaman diliminde AKP’nin ne yaptığına dair hepimizin epey fikri var. Benim bugün dikkat çekmek istediğim konu muhalefetin AKP’yi okuyup okuyamaması hali. Mesleğim gereği çok sayıda insanla sürekli olarak AKP’yi ve politik hamlelerini konuşuyoruz. Bu tartışmalardan beslenerek çıkanın ben olduğumu itiraf edeyim. Ülkenin entelektüel birikiminin önemli bir kısmı muhalif blokta olduğu için iktidara dair eleştiriler de zengin bir içeriğe sahip.

Bu tartışmaları yaparken zaman içinde fark ettiğim bir şey daha var. Bizim mahalle AKP’ye olan öfkesinden dolayı son dönem sıklıkla AKP’yi değerlendirmede uçlara kaymaya başladı. Değerlendirmeler iki uçta yapılıyor. AKP'ye gereğinden fazla küçümseniyor ya da gözde gereğinden fazla büyütülüyor. Oysa ikisi de değil bana göre.

Bu iddiamı AKP’nin herhangi bir adımı attıktan sonra bu adıma karşı kamuoyu yapıcıların tepkisiyle seçmenin araştırmalarda verdikleri yanıtların arasındaki farka dayandırıyorum. Kamuoyu yapıcıların önemli bir kısmının AKP’nin çok kritik bir hamlesi olarak okuduğu, zaman zaman da durumu değiştirip “AKP yine iktidarını” kurtardığı iddialarını ortaya attığı hamlelere karşı seçmenin o haftalarda yaptığımız ölçümlerdeki yanıtlarını paylaşmak isterim.

Örneğin; Erdoğan, yeme içme hizmetlerinin tamamında KDV oranının yüzde 8 olarak belirlendiğini, deterjan, sabun, tuvalet kâğıdı, peçete ve bebek bezi gibi ürünlerde KDV oranının yüzde 18’den yüzde 8’e düşürüldüğünü açıklamıştı. Seçmenin sadece yüzde 11,4’ü bunun fiyatlarda düşüş yaratacağına inanıyordu.

Türkiye Uzay Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi Lokman Kuzu, uzaya gidecek Türk vatandaşının yaklaşık 70 milyon dolara, ABD firması SpaceX tarafından gönderileceğini açıklamıştı. Ulusal onuru okşaması beklenen bu çalışmayı seçmenin sadece yüzde 28,7’si başarılı bulmuştu.

Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ 1 Temmuz 2023 tarihine kadar yenilenen kira sözleşmelerinde artış oranının yüzde 25’i geçmeyeceğini açıklamıştı. Seçmenin sadece yüzde 25,8’i ev sahiplerinin bu karara uyacağını düşünüyordu. Yani sorunun çözülmeyeceğine inanların oranı yüzde 74,2’idi.

2022 yılı başında 4 bin 235 TL olan asgari ücret yılın ikinci yarısının başında 5 bin 500 TL’ye çıkarıldı. Ara dönemde anlamı oranda zam yapılmıştı. Fakat bu artışı yeterli bulanların oranı yüzde 9,8’di.

En düşük emekli aylığı 2 bin 500 TL’den 3 bin 500 TL’ye yükseltilmişti. Bu artışı yeterli bulanların oranı yüzde 11’di.

Erdoğan KYK kredilerinden faiz alınmayacağını, yalnızca anaparanın öğrenciler tarafından ödeneceğinin açıklamıştı. Bu kararı olumlu bulanların oranı yüzde 70,2’idi.

TOKİ İlk Evim İlk İşyerim Projesi’nde 20 yıllık iktidarında yaptığı konutun iki katından fazlasını vaat ettiler. Bunun da beğeni oranı yüzde 44’tü. Henüz kısa bir süre önce sıfır otomobillerde matrah oranını yeniden düzenlediler ve indirime gittiler. Bu indirimi yeterli bulanların oranı yüzde 15,6’idi.

Ekonomik kriz nedeniyle yaralanan ulusal onura merhem olsun diye TOGG’u banttan indirdiler. Olumlu duygulara sahip olanların oranı yüzde 65’ti.

Özetle çok sık hamle yaptılar ve bu hamlelerin bazıları çok olumlu sonuçlar verirken bazıları da hayal kırıklıklarına neden oldu. Kamuoyu yapıcıların önemli bir kısmı her hamlede “AKP toparladı”, “muhalefet kaybetti”, “CHP yine beceremedi” gibi her defasında AKP lehine durumu yorumlarken seçmenin görüşü daha çok aksi yöndeydi.

Tüm bu adımların sonunda toplam etkiyi bize gösterecek olan partilerin sahip olduğu oy oranları. 24-29 Kasım tarihleri arasında yüzde 95 güven aralığında yüzde 2,5 hata payı ile bin 537 örneklemli Türkiye Monitörü araştırmasını yaptık.

Gelin sonuçlara birlikte bakalım.

AKP’nin hamleleri bir miktar işine yarıyor. Ama bu yarama hali geçtiğimiz aya göre yüzde 1,2 bir artış ile sınırlı. Muhalif blokta bulunan CHP, İyi Parti ve HDP’den bir kopma yok. AKP daha çok son yıllarda kurulan partilerden oy koparıyor.

Yukarıda özetlemeye çalıştığım birkaç milyar TL maliyeti olan hamlelerin ardından ortaya çıkan sınırlı oy artışı için iki farklı görüş ortaya atabiliriz.

Birincisi “AKP ülkenin içinde bulunduğu bu garabete rağmen oyunu artırıyor, muhalefet ise yeni sayılabilecek partiler üzerinden olsa da oy kaybediyor. Bu yeterince büyük bir sorun.”

İkincisi ise "250 bin konut vaadine, borç faizlerinin silinmesine, vergi indirimlerine, devasa yatırımla yerli otomobilin banttan indirilmesine rağmen son iki ay içerisinde oyunu toplamda sadece yüzde 3,2 artabildi.”

Açıkçası ben ikinci görüşe daha yakınım. Üstelik bu sınırlı oy artışının arkasında mevsimlik istihdam artışı, döviz girişi vb. olumlu etkilerin olduğu yaz iyimserliği de var. Önümüz kış. İktidar için ise kara kış.

Kaynak: www.cumhuriyet.com.tr