Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla ATO Congresium'da düzenlenen TİSK'in 28. Olağan Genel Kurulunda konuştu.
TİSK'in güçlü bir çatı kuruluş olmasında emeği geçenleri saygıyla anan Akkol, çok meşakkatli geçen son 3 yılın 2,5 yılında Kovid-19 salgınının tecrübe edildiğini, bunun ardından Rusya-Ukrayna savaşı, dünyayı etkisi altına alan enflasyon ve ülkeler arası ticaret savaşlarının yaşandığını hatırlattı.
Yıl başında asgari ücrette tarihi bir mutabakata imza attıklarını ve asgari ücretten artık vergi alınmadığını anımsatan Akkol, asgari ücretten vergi almayan Avrupa'daki sadece 2 ülkeden birinin Türkiye olduğuna işaret etti.
İşçi, üçlü mutakabatla enflasyona karşı korundu
Akkol, 30-40 yılın hayalinin devlet, işçi konfederasyonları ve TİSK'in ortak bilinciyle gerçeğe dönüştürüldüğünü belirterek, 6 ay sonra yine 3'lü mutabakatla çalışanların emeğini enflasyona karşı koruduklarını ifade etti.
Bu mutabakatı tüm dünya karışıklıklar içindeyken çok önemsediklerini vurgulayan Akkol, "Bunun devamı için elimizi taşın altına koymaya hazırız. Ayrıca her zaman ifade ediyoruz. Asgari ücret taban ücrettir. Makul olması gerekir. İmkanı ve gücü olan işverenlerimizi, bunun üzerinde ücretler vermeye de teşvik ediyoruz. Sizin huzurunuzda bunu bir kez daha söylüyorum" dedi.
"Ülke iki yıldır 'gri ya da kara listede' yok"
En önem verdikleri ve çözmek için sonuna kadar çaba gösterdikleri konulardan birinin çalışma hayatındaki kutuplaşma olduğunu dile getiren Akkol, devlet, işçi ve işverenin ayrı olduğu bir algıyı keskinleştiren söylem ve aksiyonların halen bulunduğuna dikkati çekti.
TİSK olarak, bu ayrıma inanmadıklarını kaydeden Akkol, konuşmasına şöyle devam etti:
"Devlet bizim devletimiz, işçi bizim işçimiz, girişimci bizim girişimcimiz. 4 yıldır, kamu, işçi ve işveren temsilcilerini bir araya getirdiğimiz Ortak Paylaşım Forumu'nda, sosyal diyaloğu burada tekrar tesis ettiğimizi memnuniyetle görüyoruz. Burada halen gidecek yolumuz var. Ancak 3-4 yıl öncesine göre çok daha iyi bir yerde olduğumuzu da ifade etmek istiyorum. Biz ayrı gemilerde değiliz. Farklı düşündüğümüz konular var ve olacak da bundan sonra ama üçlü sac ayağı dediğimiz, devlet, işçi ve işverenlerin bir araya geldiği her konu, imkansızı başardığımız, herkesin kazandığı sonuçlar doğurdu. Bu yaklaşım yurt dışı temsilimizde de karşılık buluyor. Yine somut bir örnek vereyim. Kamu, işçi, işveren yapıcı ilişkilerinin tesis edilmesi sonucunda, ülkemiz 2 yıldır Uluslararası Çalışma Örgütünün gri derler, kara derler bu listesinde yer almıyor. İşçi, işvereni şikayet etmiyor, işveren, işçiyi şikayet etmiyor, devlet arkamızda. Bu da bizim için önemli bir gurur."
"İlk odağımız, işimizin devamı için"
Yeni dönem vizyonu ve taahhütleri kapsamında, TİSK'in yarına da yeni hedeflerle hazır olduğu belirten Akkol, şunları kaydetti:
"İlk odağımız, işimiz için, işimizin devamı için. Yeni iş modelleriyle istihdamı artırmak ve devletimizin kayıt dışı ile mücadelesine destek olmak ana hedefimiz olacak. İkinci odağımız, çalışanlarımız için. İş sağlığı ve güvenliği hep ilk ve en öncelikli konumuz olarak kalmaya devam edecek. Üçüncü odağımız ise sürdürülebilirlik için. Çalışma hayatını, dijital ve yeşil dönüşümü birlikte ele alan ikiz dönüşüme hazırlayacağız. Tüm bu hedeflerin temeli, küresel boyutta daha güçlü, daha rekabetçi bir Türkiye yaratmak."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destekleri dolayısıyla şükranlarını sunan Akkol, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'e, işçi ve memur konfederasyonlarının başkanlarına, işçi sendikalarının başkanlarına ve TİSK ailesine teşekkür etti.
Kaynak: www.bloomberght.com