GÜNDEM

Mahkeme heyeti vahşet görüntülerini izleyememişti bile hepsi serbest kaldı

10 yıl süren Hizbullah ana davası dosyasındaki delil klasörlerindeki vahşet kasetlerini mahkeme heyeti izleyememiş ve emniyet müdürlüğüne gönderip çözümlerinin yapılmasını istemişti. Kan donduran domuz bağlı infazların yer aldığı sorgu kasetleri emniyetteki uzman ekiplerce çözümlenmişti. Tetikçileri cezalandıran heyet, vahşet kasetlerini izleyemezken, yıllar sonra yeniden yargılama adı altında yüzlerce tetikçi bir çırpıda tahliye edildi. İşte Hizbullah dosyasına giren o infazlardan bir kaçı...

Hizbullah terör örgütü adına Güneydoğu'da farklı meslek gruplarından yüzlerce cinayet işledikleri için kapatılan Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yargılanıp ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılan 273 tetikçinin serbest kalması sonrasında gözler bu tetikçilere ceza veren mahkeme heyetleri ile bu heyetlerden sonra aynı mahkemelerde görevlendirilen ve tahliye kararları veren heyetlere çevrildi.

17 Ocak 2000'de İstanbul Beykoz Kavacık'ta hücre evi olarak kullanılan villaya düzenlenen baskında örgüt lideri Hüseyin Velioğlu, polisle çatışmaya girdi. Şura üyesi Edip Gümüş ile tetikçi Cemal Tutar'a da evdeki bilgisayar hard disklerini banyo küvetinde imha etmelerini söyledi.

Tutar ve Gümüş dokümanların bir kısmını banyoda imha etti. Velioğlu çatışmada öldürülünce eve gaz bombalarıyla giren polis ikisini de sağ yakaladı. 20 milyon sayfalık örgütsel doküman, kaçırılan kişilerin sorgulanıp domuz bağıyla infaz edildikleri sorgu kasetleri, özgeçmiş raporları, Güneydoğu'da tek kurşunlu sokak infazlarına kurban gidenlerin listeleri, bu kişileri öldüren tetikçilerin kimlik bilgilerini içeren 41 adet hard disk ele geçirildi. Bunlardan 24'ü kurşunlandığı ve banyo küvetine atıldığı için tamamen tahrip olmuştu.

FBI'YA GÖNDERİLEN HARDDİSKLER

Hizbullah ana dava dosyasına giren delil niteliğindeki bu hard diskler Türkiye'de çözümlenemediği için veriler Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Hizbullah uzmanı bir ekip tarafından Amerika'ya Federal Soruşturma Bürosuna (FBI) götürüldü.

Suya maruz kalan ve kurşunlanan hard disklerdeki önemli veriler kurtarılamadı. İstanbul Teknik Üniversitesinde oluşturulan bilirkişi heyetince bir kısmı kurtarılınca vahşet gün yüzüne çıktı.

İLK 5 DAKİKASINA DAYANABİLDİLER 

Hard diskleri kurşunlayarak imha eden Cemal Tutar mahkeme başkanına, “Eğer o verileri imha etmeseydik, sizin bile fotoğrafınız çıkabilirdi. Biz herkesi fişliyorduk” dedi. Mahkeme heyeti, domuz bağlı, işkenceli sorgu kasetlerini izlemeye karar verdi.

Ancak heyet, işkenceli sorgu kasetlerinin ilk 5 dakikasına dayanabildi ve bu vahşet görüntülerin çözümünün Emniyet Müdürlüğünde yapılıp mahkemeye gönderilmesini istedi. Operasyonda 2959 teyp kaseti ile sorgu ve infaz görüntüleri içeren 374 videokaset ele geçirilmişti.


İZZETTİN YILDIRIM'IN İŞKENCELİ SORGU KASEDİ

Kasette sorgulanıp öldürülenlerden biri de Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım'dı. Yıldırım'ın cesedi İstanbul'daki kazılarda bulunmuştu. Yıldırım'ın günler süren işkenceli sorgu sonrasında kamera karşısında yapılan itirafın ardından öldürüldüğü yer alıyordu.

Üzerinde Hizbullah yazısının bulunduğu bir bayrağın önünde tutulan Yıldırım, 12 dakika 20 saniye boyunca kendisinden okunmasını istediği bir metni onlarca defa kamera karşısında okumaya zorlanıyor.

Yıldırım, işkenceci Hizbullah infazcılarının ‘Tamam oldu' demesine kadar devam eden kamera kaydında kendini tanıttıktan sonra Hizbullah'ın elinde tutuklu olduğunu söylüyor. Görüntülerde zorla okumasını istenilen metinde Yıldırım, 30 yıldır MİT'e çalıştığını ve bu sürede bildiği tanıdığı tüm MİT mensuplarını da Hizbullah'a açıkladığını anlatıyor.

Yıldırım'ın örgüte ait hücre evinde ele geçen 2 sayfalık vasiyetinde ise şu cümleler yer alıyordu: “Hayatım boyunca İslam'dan başka bir sistem peşine düşmedim. Ben MİT'e yanaşmamışım, onlara muhbirlik yapmamışım. Bu hususla Allah'ın huzuruna ak yüzle gideceğime inanıyorum.”

29 Kasım 1999'da kaçırılan İzzettin Yıldırım'ın cesedi Hüseyin Velioğlu'nun öldürülmesinden sonra Ümraniye'de örgüte ait bir evde domuz bağıyla işkence edilmiş halde bulunmuştu. Fatih Camiinde kılınan cenaze namazına on binlerce kişi katılmıştı.

NESİM MALKİ CİNAYETİ ZANLISINA İŞKENCELİ SORGU

Hizbullah'ın işkenceyle sorgulayıp görüntülerde domuz bağıyla öldürdüğü kişilerden biri de tefeci Nesim Malki cinayeti sanıklarından Mehmet Sümbül. İşadamı Erol Evcil ile ilişkilerini anlatan Sümbül, görüntülerde bizzat örgüt lideri Hüseyin Velioğlu tarafından sorgulanıyordu.

Eski bir ülkücü olan Mehmet Sümbül'ün öldürüldüğü görüntülerde yer alırken, cesedine bugüne kadar ulaşılamadı. Velioğlu'nun sorguladığı Sümbül, örgüt adına topladığı paralar ve Nesim Malki cinayeti ile ilgili itiraflarda bulunuyor.

Diyarbakır'ın Hazro İlçesi nüfusuna kayıtlı Mehmet Sümbül 1970'li yıllarda ülkücü hareketin önde gelenlerinden biri olarak adını duyurdu. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra cezaevine giren Sümbül, Bursa MHP davasında idamla yargılandı. Cezaevindeyken Hizbullahçı oldu. 1992 yılında tahliye olunca Hizbullah'ın yayın organlarında bir süre çalıştı. Bursa'da işadamı Erol Evcil'in yakın koruması olunca Hizbullah'tan koptu.

Nesim Malki cinayetini Erol Evcil'in azmettirmesiyle gözaltına alındı. Malki'yi öldürmek için Erol Evcil'den 1,5 milyon dolar aldığını itiraf etti. 1 yıl tutuklu kaldıktan sonra tahliye olunca bu kez Hizbullah tarafından kaçırıldı.

Malki cinayeti ile ilgili aldığı parayı örgütle paylaşmadığı için işkenceyle sorgulandıktan sonra domuz bağıyla öldürüldü. Örgütün tahliye edilen üst düzey elebaşlarından Hacı İnan, Mehmet Sümbül'ü öldürüp Kartal'da bir eve gömdüklerini itiraf etti, evde yapılan kazıda 10 ceset çıktı. Ancak bu cesetler arasında Mehmet Sümbül'ün cesedine ulaşılamadı.

İSLAMCI FEMİNİST KONCA KURİŞ HIÇKIRARAK AĞLIYORDU

Mahkeme heyetinin ilk 5 dakikadan sonra izleyemediği vahşet görüntüleri içeren sorgu kasetlerinden biri de kaçırılıp öldürülen İslamcı Feminist Konca Kuriş'e aitti. Örgüt lideri Velioğlu'nun bizzat sorguladığı Kuriş 10 dakikalık görüntülerde sürekli ağlarken, “Ben örgütümden ayrılmakla hata ettim. Savunduğum fikirler de yanlıştı. Ancak bazı kişiler ve gruplar beni yönlendiriyordu. Ben de onların desteğiyle kamuoyuna ulaştım. Hatta Amerikalı bir grup beni ülkelerine davet etti. Kaçırılmasaydım, Amerika'ya gidip konferanslar verecektim” derken infaz edilmeden önce son sözleri ise “Ben bir Hizbul islamım, yaşasın Hizbullah” oluyor.

İŞKENCELİ İNFAZ YAPANLAR SERBEST

İzzettin Yıldırım, Mehmet Sümbül, Konca Kuriş ve işadamları Mehmet Salih Dündar, Cihangir Gaffari Negiş, İsmail Aksoy, Kadri Tezel, Orhan Karaçöl, Ömer Çınar, Yusuf Akdeniz, Ramazan Yaşar, Ali Can, Mahmut Kaymaz, Ahmet Ekinci, Mehmet Kanlıbıçak'ın da aralarında bulunduğu 15 kişiyi kaçırıp sorgulayarak öldüren Hacı İnan, Emin Ekici ve Mehmet Veysi Özel de tahliye edilenler arasında yer alıyor.

KENDİ TETİKÇİSİNİ DE SORGULAYIP İNFAZ ETMİŞ

Sorgulanıp infaz edilenlerden biri de Hizbullah tetikçisi Murat Kurtboğan. Yakalanıp itirafçı olan Kurtboğan da görüntülerde işkenceli sorgudan geçiriliyor. Tüm bu deliller ışığında mahkeme ana davada 18 tetikçiyi ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırdı. Cezalar Yargıtay tarafından onandı.

Ancak Hizbullah'ın legal zemine kayması ve HÜDA-PAR ile AKP arasındaki yakınlaşma sonrası bu tetikçilerin tamamı “Yeniden yargılama” adı altında tahliye edildi. Ceza veren heyetin yüreği görüntüleri izlemeyi kaldırmazken, tahliye kararı veren ve aynı mahkemede görevli olan heyetin dosyadaki yüzlerce vahşi cinayeti görmezden gelerek tahliye kararları vermeleri dikkatlerden kaçmadı.

Kaynak: www.sozcu.com.tr