GÜNDEM

İmamoğlu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na teşekkür etti

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediye olarak Tunceli'nin Nizamiye ilçesinde yaptırdıkları Yemuş ve Kamer Kılıçdaroğlu Konukevi'ni ziyaret etti.İmamoğlu, kendisini İstanbul'a aday gösteren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na teşekkür etti.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediye olarak Tunceli'nin Nizamiye ilçesinde yaptırdıkları Yemuş ve Kamer Kılıçdaroğlu Konukevi'ni ziyaret etti.İmamoğlu, kendisini İstanbul'a aday gösteren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na teşekkür etti.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu ile birlikte gerçekleştirdiği Tunceli ziyaretini, ikinci ve son gününde de devam ettirdi.

Gürsel Erol ile birlikte Tunceli Cemevi'ni ziyaret eden İmamoğlu çifti, il merkezinden Nazımiye ilçesine geçti.

Nazımiye Belediye Başkanı Cafer Kırmızıçiçek ve kalabalık bir vatandaş topluluğu tarafından davul-zurna eşliğinde coşkuyla karşılanan İmamoğlu, belediye bahçesinde toplanan vatandaşlara özetle şu konuşmayı yaptı:

“MİLLETİMİZİ AYRIŞTIRMAYI KENDİNE GELENEK EDİNMİŞ İNSANLARA MÜSAADE ETMEMEMİZ LAZIM”

-Memleketimin her yerini gezdiğimde, inanılmaz içim ısınıyor. Bu güzel ülkenin, bu güzel coğrafyanın insanları çok güzel, gelenekleri çok güzel.

-İnançlarının çok derin bir duygusu var. İnsanı önceleyen, doğayı önceleyen, yaşamı önceleyen ve aslında insanlarımızı birbirine bağlayan, çok derin bağları var, çok derin, kültürel ilişkileri var. Yüzyıllarca, binlerce yılı hatta söyleyebileceğimiz derinliğe sahip.

-Gerçekten biz, biriz ve beraberiz. Toplumu ayrıştırmanın belki de en zor olduğu topraklarda yaşayan milletiz. Ama ne yazık ki, dönem dönem milletimizi ayrıştırmayı kendine gelenek edinmiş insanların bazen kurbanı oluyoruz. Buna asla müsaade etmememiz lazım.

“SAYIN  KILIÇDAROĞLU’NUN GENEL BAŞKANLIĞI'NDA ADAY OLDUM İSTANBUL’A”

-İstanbul’dan geliyorum. İstanbul’un Belediye Başkanıyım. Allah’ın bir lütfu. Teşekkür ediyorum. İstanbullular bize böyle bir imkan yarattı. Bize oy verdi.

-Biz onlara layık olmaya çalışıyoruz. Partim beni aday gösterdi. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı'nda aday oldum İstanbul’a. Ona teşekkür ediyorum.

-İstanbul’da, bu milletin her bireyinin, her ferdinin, her inancın, her yaşam biçiminin, etnik kökenin bulunduğu bir kentin Belediye Başkanıyım. Benim gönlüm o kadar geniş olmak zorunda ki görevim gereği…

 Hiçbir insanı birbirinden ayırt eden bir ruh halim hiç olmadı. Diyorum ki, ‘İyi ki annem babam, beni öyle bir evlat olarak büyütmüş. Onlara minnet duyuyorum. Teşekkür ediyorum. Eşimle beraber, ailece öyleyiz. İyi ki öyleyiz. O insani taraf. Ama görevim gereği gönlüm öyle geniş olmalı.

-16 milyon insana eşit bakan, onlarla bir kentte yaşarken, bir insanın bile derdi var ise, onu dert edinen, bir eksiği var ise, onu eksiğini kapatma konusunda çaba gösteren yönetici olmak zorundayım.

-O bakımdan, o birliğin ve beraberliğin belki en büyük en güçlü simgesi İstanbul’da bir belediye başkanınız var. Ve umut ediyorum ki, layıkıyla görev dönemini bitiren, insanlarına o anlamda gururla, başı dik, alnı açık şekilde hesap verebilen bir kişi olabileyim. Tek temennim budur.”

“PARTİ AYRIMI YAPMAKSIZIN, 400'E YAKIN BELEDİYEYE KATKILAR SUNDUK”

-İstanbul, her yönüyle Türkiye’ye örnek olması gereken bir kenttir. Tabiri caizse İstanbul’un kaynaklarından ayırabildiği ya da bir şekilde fırsat üretebildiği bir ortamda, Türkiye’nin her yerine fayda üretmesi gereken de bir kenttir. Çok zor bir dört yıl oldu. Pandemiyle uğraştık.

-Büyük bir ekonomik krizle uğraştık. Çok önemli bir deprem felaketiyle birlikte insanlarımızı, canlarımızı kaybettik.

-Aynı zamanda onun hem ekonomik hem moralsizlik dönemini yine İstanbul’da hep beraber yönettik. E bir de bu iktidarın her gün, ‘İmamoğlu aşağı, İmamoğlu yukarı' dayatmasıyla, zorlamasıyla uğraştık.

-Ama bu dört yıl boyunca, inanın parti ayrımı yapmaksızın, yaklaşık 400'e yakın belediyeye, Türkiye’nin farklı yerlerinde katkılar sunduk. Ve bunu gururla yaptık. Bugün de Nazımiye’deyiz.

“ELİMİZDEN GELEN KATKIYI SUNMAK İSTİYORUZ”

-Ben, açıkçası Başkan'ımdan rica etmiştim sadece bir ziyaret yapalım, diye. Ama gördüm ki, Başkanımız bizi sizlerle kucaklaştırmak ve buluşturmak istedi. Sağ olsun. Sizler de buraya zahmet buyurdunuz.

-Ben, böyle bir konukevinin ne kadar faydalı olduğunu gördüm, biliyorum. Bize yeni proje de sundu. Onu da değerlendiriyoruz.

-İnşallah, elimizden gelen katkıyı sunmak istiyoruz. Nazımiye’de böylesi değerli bir işi önümüze getirdiği için de o anlamda kendisine teşekkür ediyorum. Çünkü, faydalı bir işi önümüze getirdi. Burada şöyle bir fayda üretildi. Bir; bir mekan çıktı ortaya.

-İki; o faydanın içinde, bir konaklamayla buradan gelen misafirlerini ağırlayan, Nazımiye’nin yüz akı bir yer çıktı. Üç; altında ticari alanlar çıkarttı. Dört; şimdi söyledi, 20 yeni istihdam yarattı. Şehirlerimiz boşalıyor, köylerimiz boşalıyor, ilçelerimiz boşalıyor. Bunun en derin sıkıntısını yaşayan illerden birisi de Tunceli.

-İsteriz ve dileriz ki, buralarda istihdam büyüsün, iş yapma imkanı artsın, turizm, tarım, doğayı koruyan bir gelişme modeli burada olsun.

-Cennet köşesi bir yöre olan Tunceli’nin, ilçeleriyle beraber ayağa kalktığı bir Türkiye var edelim. Dileğimiz bu. Yoksa memleketimizin her köşesi boşalır da sadece İstanbul’a veya o tür yerlere yığılırsak, gerçekten memleketin bir anlamı kalmaz. O bakımdan bu tür adımları destekliyoruz.

NAZIMİYE BELEDİYE MECLİSİ'NE “HEMŞEHRİLİK” TEŞEKKÜRÜ

-Çok teşekkür ediyorum Nazimiye’ye. Bizi hemşehri kabul ettiniz. Ben, zaten kendimi bir nevi buranın bir evladı kabul ediyorum zaten. Her yörenin evladı kabul ediyorum. Ve az önce burada, çocuklarla kucaklaşırken bir evlat gibi, bir yeğenim gibi onlarla kucaklaşmanın bana verdiği hazzı anlatamam size.

-O çok büyük bir haz, ama aynı zamanda bu omuzlarıma çok büyük sorumluluk yüklüyor. Onlara mahcup olmamak için çok çalışacağım. Bunu bilesiniz. Bana başkanımız dedi ki, ‘İsmiyle ilgili bir düşünceniz olur mu?' Kendisine, ‘Güzel bir mekan tasarladın, bize de fırsat verdin, destek olduk, birlikte çok güzel bir yer ürettik.

-Bir konaklamanın en güzel tarifi nedir? Ana ocağı, baba ocağı deriz. Dolayısıyla oraya en güzel yakışanı, bizim Genel Başkanımızın memleketi orası. Doğduğu yer. Onun anasının ve babasının isminin yaşatılması daha güzel olur' dedim ve böylece isminin verilmesine vesile olduk.

“DEĞERLERİMİZİN BAŞIMIZIN ÜSTÜNDE YERİ VAR”

-Bunlar, güzel şeyler. Değerlerimizi bileceğiz. Değerlerimizin başımızın üstünde yeri var. Biz atayı, dedeyi, nineyi, babayı bilen insanlarız. Ve o konuda çok duyarlı insanlarız. Bizim dilimiz, tavrımız, tarzımız hep saygıyla bu yaşa getirdi bizi ve böyle devam edecek.

-Evet; mutlu edemedik Cumhuriyet'imizin yüzüncü yılında halkımızı. Çok mutlu etmek istiyorduk, olmadı. Ama hem yerel seçimlerde hem bundan sonraki Türkiye’nin gelecekte problemlerini çözmeye kararlı bir nesliniz var.

-Bu konuda yürekli bir biçimde çalışmaya ve kararlı bir biçimde bu düzeni değiştirmeye söz vermiş bir kardeşiniz var burada. Bu mücadeleyi sonsuz vereceğiz. Yolumuz açık olsun.

-Hem 2024 hem de bundan sonraki yolculukta milletimiz için çok başarılar elde edeceğimize, yine buradan, Nazımiye'den hepinizin huzurun söz veriyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”

EROL: “HEDEFİMİZ; HAK, HUKUK ADALETİ BU ÜLKEYE GETİRMEK”

26'ncı dönemde Tunceli, 27 ve 28'inci dönemlerde ise Elazığ milletvekili olarak görev yaptığını hatırlatan Gürsel Erol ise, konuşmasında şunları söyledi:

-Bu toprakların bir özelliği vardır. Bu topraklar, hiçbir zaman güçlüden yana değil, her zaman haklıdan yana olmuştur. Hiçbir zaman dayatmanın değil, her zaman özgürlüklerden yana olmuştur. Ve bu toprakların kültürünü, geleneğini yaşatan en önemli anlayış da bunlardır.

-Hiçbir zaman geldiğimiz toprakları ve bu toprakların değerlerini ve bu toprakların inançlarını unutmadan Elazığ milletvekili olarak, orada sizi temsil ediyorum. Tunceli’yi temsil ediyorum. Türkiye’nin en muhafazakâr ve milliyetçi kenti olarak bilinen Elazığ, beni tarihinde görülmemiş bir oyla, Alevi kimliğimle, Tuncelili kimliğime yeniden milletvekili seçti.

-Demek ki önemli olan etnik kimlik değil, önemli olan yurttaşlık bilinci, sorunlara karşı yaklaşım, çocuklarımıza, gençlerimize özgür bir Türkiye kurmanın umudunu vermek. Bunu başardığımız zaman işte artık gençlerimiz, çocuklarımız, Dersim topraklarından, Tunceli topraklarından yurt dışına, kendine bir yaşam kurmak için gitmeyecekler.

-Herkes baba, dede, ata toprağında, bu ülkenin eşit yurttaşı olarak, etnik kimliğini, siyasi düşüncesini saklama ihtiyacı duymadan, devletin bütün imkanlarından yararlanma fırsatı ve özgürlüğü sağlayacağız.

-Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, hedefimiz; hak, hukuk adaleti bu ülkeye getirmek.

İMAMOĞLU, HEDİYE EDİLEN BAĞLAMAYI ÖPEREK TESLİM ALDI

Konuşmaların ardından, Kırmızıçiçek tarafından İmamoğlu'na, ‘Fahri Hemşehrilik' beratı verildi.

İmamoğlu ve beraberindeki heyet, kalabalık bir vatandaş topluluğu ve davul-zurna eşliğinde, Nazımiye Belediyesi'ne yaklaşık 100 metre uzaklıktaki Yemuş-Kamer Kılıçdraoğlu Konukevi'ne yürüyerek gitti.

İmamoğlu ve beraberindeki heyet, yakın bir zamanda hizmet vermeye başlayan konukevinde incelemelerde bulundu.

İmamoğlu ve beraberindeki heyet, Nazımiye sınırlarında bulunan, Alevi inancının Anadolu toprakları üzerindeki en kutsal mekanlarından biri olan Düzgün Baba Türbesi ve Cemevi'ni de ziyaret etti.

Ziyarete gelen vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşan İmamoğlu çifti, yurttaşların ikram ettiği lokmalara ortak oldu.

Tunceli CHP İl Başkanı Hıdır Mercan tarafından, “Sayın Genel Başkanımızı temsilen sizi burada ağırladık. Sayın Genel Başkan adına, onun misafirperverlik anlayışıyla, dilsiz gibi görünen ama çok şey dolu olan bir bağlamayı hediye etmek istiyorum” denilerek, bağlama hediye edildi. İmamoğlu, kendisine hediye edilen bağlamayı, 3 kere öpüp başına koyarak teslim aldı.

“İNSANLARIN ALDATILMADIĞI BİR DÖNEMİ ÇOCUKLARIMIZA EMANET EDELİM”

Vatandaşlarla sohbet eden İmamoğlu, eşiyle birlikte yaptığı 1,5 günlük Tunceli ziyaretini özetle şu sözlerle değerlendirdi:

-Tunceli’de, daha önce gelip kitaptan okuduğum, bildiğim, öğrendiğim kişilikleri, gelenekleri, insanların maneviyatıyla birlikte bir olduğu, bütün olduğu, ortamları yaşamak, beni elbette çok mutlu etti. Şimdi Düzgün Baba’dayız. Buraya insanlar geliyorlar, dua ediyorlar, belki burada hesaplaşıyorlar kendileriyle.

-Belki yanlışlarından vazgeçmek için duygularını, dileklerini ifade ediyorlar, dertleşiyorlar. Bence olağanüstü bir hasbihal yeri, olağanüstü bir söyleşme yeri, dertleşme yeri burası aynı zamanda. Bir de geleceğe güzellikler adına tohum atmayı sağlayan, bu bağlamda gerçekten belki de hayatımda hiç unutmayacağım çok özenli buluşmalardan, ziyaretlerden birini yapmış olduk 1,5 günde.

-Yıllar önce ilk Hacı Bektaş’a gittiğimde, böyle maneviyat olarak çok etkilendiğimi hissetmiştim. Keza bir benzerini Konya’da hissetmiştim. Toplumu aydınlatan insanlar var tarihimizde. Bizim de yolumuz, yolculuğumuz, önümüz hep bu güzel ışık tutanların yolu, öncülüğü olsun. Duamız o. Ben dilerim ve isterim ki; bu toplumun bütün inançları birbirini ziyaret etsinler, birbirini anlasınlar, görsünler.

-Temelinde çünkü duygular aynı. Birileri sağa sola çekiştirip kötüleştirmiş olabilirler. Bizim yolumuz, dosdoğru yol. Burası da o dosdoğru yollardan birisi. Bugünlerde tek duam ve tek dileğim; bu milletin birliği, beraberliği.

-Ön yargıların ortadan kalktığı ve insanların aldatılmadığı bir dönemi çocuklarımıza emanet edelim. Dünya, böyle bir devinime muhtaç zaten. O zaman biz, görevimizi yapmış insanlar olabiliriz.(sözcü)