GÜNDEM

Fatih Yaşlı: 'Türkiye’de rejim değişmiştir

Adıyaman'ın Kahta ilçesine bağlı Menzil köyünde toprağa verilen Erol’un cenazesine binlerce kişi katıldı. Türkiye’de cemaat ve tarikatların yükselişine ilişkin Cumhuriyet TV’ye konuşan akademisyen Fatih Yaşlı, “Türkiye’de rejim değişmiştir” açıklamasında bulundu. İstanbul’da özel bir hastanede ölen Menzil cemaatinin ‘şeyh’i Abdülbaki Erol, bugün Adıyaman'ın Kahta ilçesine bağlı Menzil köyünde toprağa verildi. Cenzae törenine Adıyaman Va

Menzil cemaatinin 'şeyh'i Abdülbaki Erol,öldü. Adıyaman'ın Kahta ilçesine bağlı Menzil köyünde toprağa verilen Erol’un cenazesine binlerce kişi katıldı. Türkiye’de cemaat ve tarikatların yükselişine ilişkin konuşan akademisyen Fatih Yaşlı, “Türkiye’de rejim değişmiştir” açıklamasında bulundu.

İstanbul’da özel bir hastanede ölen Menzil cemaatinin ‘şeyh’i Abdülbaki Erol, bugün Adıyaman'ın Kahta ilçesine bağlı Menzil köyünde toprağa verildi. Cenzae törenine Adıyaman Valisi Osman Varol, Adıyaman Belediye Başkanı Süleyman Kılınç, STK temsilcileri ile binlerce kişi katıldı. Akademisyen Fatih Yaşlı, Türkiye’de cemaat ve tarikatların yükselişine ve Türkiye’nin siyasi atmosferine ilişkin Cumhuriyet TV’ye  konuştu. Yaşlı, “cemaatlere esas güç veren bir şirket ve parti gibi hareket ediyor olmaları” derken “Türkiye’de rejim değişmiştir” ifadelerini kullandı.

“MENZİL CEMAATİ, GÜLEN’İN BOŞLUĞUNU DOLDURDU”

Yaşlı, Menzil cemaatinin örgütlenmeye ne zaman ne nasıl başladığı tek tek anlatarak sözlerine şöyle başladı:

“Adıyaman’ın Menzil köyünde çok uzun zamandır örgütlüler. Yaşamını yitiren Abdülbaki Erol’un babasından başlayıp bugünlere gelen bir örgütlenme var. Son yıllarda öne çıkmalarının en önemli nedenlerinden biri AKP’nin en başından beri Türkiye’de tarikatlere ve cemaatlere alan açması. AKP’nin ülkeyi yönetme mekanizmalarından biri tarikatler ve cemaatler oldu. İkincisi ise özellikle 15 Temmuz darbe girişimine kadar tarikat ve cemaatler içerisindeki esas ortağı Fethullah Gülen cemaatiydi. Fakat darbe girişiminden sonra Gülen cemaati devletten tasfiye edilince ortaya bir boşluk çıktı. Buradan ders çıkarmak yerine Gülen cemaatinden doğan boşluk başka tarikat ve cemaatler tarafından doldurulmaya başlandı. AKP de buna izin verdi. En güçlü yapılardan biri, Türkiye’de en büyük mürit kitlesine sahip, parasal olanakları en fazla, şirketleri, hastaneleri olan Menzil tarikatı bu boşluğu adım adım doldurdu ve bugünlere gelindi.”

“DEVLET İÇERİSİNDE ÖRGÜTLENDİKLERİNİ GÖRÜYORUZ”

Cenzae törenine Adıyaman Valisi Osman Varol ile Adıyaman Belediye Başkanı Süleyman Kılınç’ın katılmasını değerlendiren Yaşlı, “Bugün geldiğimiz noktada bizzat cumhurbaşkanının ağzından bir tarikat şeyhinin ölümüne taziye açıklaması duyabiliyoruz. Aynı şekilde Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu da taziye açıklamalarında bulundu. Dolaysıyla artık tarikat ve cemaatlerin legal yapılar haline geldiğini, meşrulaştığını, devletin en tepesinden taziye açıklamalarında bulunulduğunu ve aynı zamanda devlet içerisinde örgütlendiklerini görüyoruz. Bugünkü cenaze de muhtemelen bunun bir gövde gösterisine dönüştürülecek. Yani ölen şeyh, bir tür adeta gayri resmi devlet töreniyle defnedilecek. Buradan da ‘biz güçlüyüz, biz örgütlüyüz, bizim bu kadar müridimiz var’ mesajı topluma verilmiş olacak” ifadelerini kullandı.

“ÖLEN KİŞİ BAŞKA BİR SİYASİ GÖRÜŞTEN OLSAYDI...”

Türk Hava Yolları’nın (THY) cuma günü düzenlenecek olan cenaze için Adıyaman'a ek sefer düzenlemesine ilişkin konuşan Yaşlı,”Ölen kişi başka bir siyasi görüşten olsaydı, örneğin Kürt siyasetinin, alevi toplumunun kanaat önderlerinden biri ya da seküler bir figür olsaydı aynı hassasiyet gösterilmezdi. Son birkaç gündür şu tartışmayı hatırlıyorum, Türk Hava Yolları’nın genel müdürü ‘Uçakta pilotların namaz kılması için gereken düzenlemeleri yapacağız’ açıklamasında bulunmuştu. Dolayısıyla THY genel müdürünün durduğu yerle THY’nin konuya dair aldığı pozisyon şaşırtıcı değil” açıklamasında bulundu.

“MHP ETKİSİ ÜZERİNDEN YARGIDA ÖRGÜTLENDİLER”

Devletin farklı kademelerinde bulunduklarının altını çizen Yaşlı sözlerini şöyle sürdürdü:

“En güçlü oldukları yerin Sağlık Bakanlığı olduğunu hepimiz biliyoruz. Özellikle Recep Akdağ bu cemaatin üyelerinden biriydi, onun döneminde çok büyük bir alan açıldı. Sağlık Bakanlığı’nda ciddi ölçüde teşkilatlandılar. Mesele sadece Sağlık Bakanlığı değil. Özellikle son zamanlarda MHP etkisi üzerinden yargıda ciddi şekilde örgütlendikleri söyleniyor. Menzil ile MHP’nin ilişkisi 12 Eylül dönemine gider. MHP’nin Türkçülükten giderek daha fazla uzaklaşıp Türk-İslam sentezine yaklaştığı 70’li yılların sonunda bizzat Türkeş ile Menzil şeyhi arasında doğrudan bağlantı var. Ülkücüler bizzat Adıyaman’a gidip şeyhi yerinde ziyaret ediyorlar. Sonradan DBP’yi kuracak olan Muhsin Yazcıoğlu da o zaman MHP’li, Yazıcıoğlu’nu da Menzil tarikatına biat ettiği yönünde açıklamalar vardı. Dolayısyla MHP bugün yargı içerisinde bir yandan kadrolaşıyor ama aynı zamanda Menzil cemaatine de yargı içerisinde alan açılıyor.”

“CEMAAT BİR HOLDİNG OLARAK İŞLİYOR”

Menzil cemaatinin hangi alanlarda ticari faaliyet gösterdiğini anlatan Yaşlı, “Cemaat bir holding olarak işliyor. Semerkand şirketler grubuna bağlı 17 tane şirket var. Bunlar farklı alanlarda, gıda, turizm vs. ciddi faaliyet gösteriyorlar ve önemli paralar kazanıyorlar. Bir de Semerkand yayın grubu var, medya ağları var. Tüm bunlar bize, Uğur Mumcu’nun ‘Tarikat-Siyaset-Ticaret’ kitabını hatırlatmalı. Gerçekten de karşımızda böyle bir üçgen var. Kendilerinin din için Allah için hareket ettiğini, tasavvuftan, bir lokma hırka için yola çıktıklarını söyleyen bir toplum, bugün gelinen noktada Türkiye kapitalizmi ile Türkiye İslamcılığını sentezlemiş. Kar elde etmek, para kazanmak için, bunu Tanrı yoluna harcadıklarını iddia edecekler ama çok ciddi paraların kazanıldığı, öte yandan siyaset içerisinde çok ciddi örgütlenmelerin yapıldığı, ticari ilişkilerin siyasi ilişkileri, siyasi ilişkilerin ticari ilişkileri belirlediği ve tüm bunları da genelde masum insanların dini hassasiyetlerini kullanarak yapıldığını biliyoruz” dedi.

“TÜRKİYE’DE REJİM DEĞİŞMİŞTİR”

Yaşlı, ‘cumhuriyet’ vurgusu yaparak “Cumhuriyetin 100. yılnında Türkiye bugün geldiğimiz noktada rejim değişmiştir. Sadece öyle basitçe parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş değil mesele. Devlet-toplum ilişkileri değişmiştir. Türkiye’de çok net bir şekilde dinselleşme üzerine kurulu bir rejim inşa edildi. Tarikat ve cemaatler devlet aygıtının önemli bir parçası haline getirildiler. Bugün karşımızda hem iktisadi hem de siyasi bir güç var” cemaatlere esas gücünü veren fakötörün bir şirket ve bir parti gibi hareket etmeleri olduğunu belirtti. 

“TARİKAT-SİYASET-TİCARET GERÇEĞİNİ GÖRMEZDEN GELEN MUHALEFET VAR”

Yaşlı, cemaatin yeni şeyhine ilişkin konuşarak sözlerini şöyle noktaladı:

“Ölen şeyh Abdülbaki Erol, babasından almış, kendisi öldükten sonra yerine geçecek olan kişi de 7 oğlundan en büyüğü olan Muhammet Saki Erol. Aslında padişahlık, krallık, monarşideki gibi tacın adeta babadan oğula geçtiği ‘kral öldü yaşasın yeni kral’, yani ‘şeyh öldü yaşasın yeni şeyh’ sloganıyla açıklayabiliriz. Bunun basit bir nedeni var: mülkiyet, mal-mülk sürekli ailede kalsın isteniyor. Aile dışından birisi bir şekilde şeyh olursa o zaman tüm bu sahip olunan zenginlik başkalarının eline geçecek. Bu nedenle karşımızda holdingleşmiş, bütünüyle para ilişkileri üzerine tesis edilmiş bir örgütlenme var. Bir tarafta rahmet dileyen açıklamalar var öte tarafta da tarikat-siyaset-ticaret gerçeğini görmezden gelen, buna ses çıkarmayan bir muhalefet anlayışı var. Bu muhalefet anlayışının Türkiye’yi götürebileceği bir yer yok.”

Kaynak: Cumhuriyet