Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni kabineyi açıklamasının ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilen Mehmet Şimşek, dün yapılan törenle görevi Nureddin Nebati’den devraldı. Şimşek, ekonomide rasyonel politikalara dönüleceğini açıklarken ilk hedefin enflasyonla mücadele olacağını açıkladı. Ekonomistler ise 5 yıllık politikanın sonucunda ortaya çıkan faturanın emekçilere ödetileceği görüşünde. Ekonomi politikalarında geri dönüş ise akıllarda “Biz bu bedeli neden ödedik” sorusunu bıraktı.
2009-2015 yılları arasında da Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini üstlenen Şimşek, dün yaptığı açıklamalarla uygulayacağı ekonomi politikalarının ipuçlarını verdi. Şimşek’in, ortodoks ekonomi politikalarından yana olacağı gösteren mesajında “Makro finansal istikrarı önceliklendireceğiz” derken şunları söyledi:
“Vakit kaybetmeden orta vadeli finansal çalışmalarımıza başlayacağız. Orta vadede enflasyonun yeniden tek haneye düşürülmesi, her alanda öngörülebilirliğin artırılması, cari açığı azaltacak yapısal reformlar hayatidir. Toplumsal refahı yükseltme hedefine ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkeler olacak.”
Şimşek’in açıklamaları cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinin ardından uygulanmaya başlanan 2018’den sonra uygulamaya konan Yeni ekonomi politikasının (YEP) değişeceğini ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm itiraz ve uyarılara rağmen Merkez Bankası’nın bağımsızlığını elinden alarak başkan atamalarını kendisi yapmaya başlamıştı. Erdoğan dini bir referans olan ve faizin haram olduğuna inancına dayanan “nas” ifadesiyle ideolojikleştirdiği “Faiz sebep, enflasyon netice” görüşünü savunmuştu. Merkez Bankası’na atanan Şahap Kavcıoğlu ile birlikte faiz hızla yüzde 8.5’e kadar düşürülmüş ardından kur şokları yaşanmış ve resmi enflasyon yüzde 85’e kadar yükselmişti.
"EKONOMİ DARALACAK"
Ekonomist Erinç Yeldan, Şimşek’le birlikte ortodoks bir istikrar programı izlenebileceğini belirtti. Yeldan, bu durumun ekonomiyi daraltacağının altını çizerek şu bilgileri verdi:
“Şimşek ve Merkez Bankası ya da diğer ekonomi yönetiminin çoğunlukla yabancı finans sermayesine güven vermeye yönelik isimlerden oluşturulduğu anlaşılıyor. Şimşek’in izleyeceği ekonomi yönetimi geleneksel muhafazakâr kemer sıkma politikalarına dayanacak. Zaten bu imaj üzerinden yerel ve uluslararası finans sermayesine güven vermek amaçlanacaktır. Bunun ekonomiye sonuçları kaçınılmaz olarak daraltıcı para ve maliye politikalarına dayanacaktır. Alternatif olarak yapılması gereken bu daraltıcı politikaların maliyetlerinin mümkün olduğunca emekçi kesime değil sermaye üzerine yansıtılması olmalıdır. Bunun için de sıcak paranın vergilendirilmesi, imar rantlarının vergilendirilmesi, hatta karbon, çevre vergileri gibi yöntemlerle bu daraltıcı politikaların emek üzerine etkileri telafi edilmeye çalışılması uygun olacaktır. Ancak Mehmet Şimşek ekibinin böyle bir tasarımı olacağını beklemiyorum. Seçim öncesi emeği ile çalışanlara sağlanan kaynakların rövanşı artan hayat pahalılığı ve işsizlik olarak geri alınacaktır diyebiliriz.”
"HESABI KİM VERECEK?"
Ekonomist Prof. Dr. Selva Demiralp de “Şimşek’in gelişi YEP’in başarısızlığının kabul edilmesi ve yeni bir sayfa açılması anlamına gelir. Buraya kadar güzel. Peki YEP uğruna akıtılan milli servetin ve yoksullaşmanın hesabı verilecek mi? Yoksa YEP sessiz sedasız rafa mı kaldırılacak? Şimşek bağımsızlığı kalmamış bir Merkez Bankası’nın ortodoks politikalara dönüşünü sağlayabilir mi?” değerlendirmesinde bulundu.
"FAİZ ARTACAK, EMEKÇİLER İÇİN ZOR GÜNLER GELİYOR"
İktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav, Şimşek’in bakanlığa gelmesini “Maliye bakanı olarak kendisinden beklenen neoliberal makro politika reçetelerine dönüş. Zaten dış dünya bu nedenle bu değişikliği olumlu değerlendirdi” sözleriyle yorumladı.
Beklentilerin bunu hangi ölçüde sürdüreceği sorusu etrafından belirsizleştiğini ekleyen Boratav, şunları söyledi:
- Merkez Bankası başkanı değiştirilerek özerklik izlenimi yaratılacak. Politika faizinin aylık olarak adım adım yukarı çekilmesi gündemde olacak.
- Genellikle hedeflenen enflasyon oranının üzerinde bir politika faizi önerilir. Türkiye’de bu makas çok açıldığı için adım adım yapılması normal. Bunu dış dünya da böyle bekliyor.
- Seçim sürecinde asgari ücret ve emekli aylığı artışı vaatleri vardı. Maliye politikalarında kemer sıkma uygulanacak mı? Türkiye ortamında bunu yapacağı şimdilik şüpheli. Çünkü kritik bir yerel seçim var. Cumhurbaşkanı küçülen bir ekonomi ortamında seçime girmeyi göze alamaz.
- Türkiye bugünküne ek olarak 2 yıllık bir durgunlaşma hatta 2024’ten sonra küçülme temposuna girecektir. Ücretlere yapılan artışların etkisi geçtikten sonra emekçiler için daha zor bir süreç başlayacaktır.
Kaynak: www.cumhuriyet.com.tr