POLİTİKA

Cumhurbaşkanı adayları TRT'de konuştu

Cumhurbaşkanı adayları TRT'de propaganda konuşmasını gerçekleştirdi. Çekilen kuraya göre sırasıyla; Kemal Kılıçdaroğlu, Sinan Oğan, Muharrem İnce ve Recep Tayyip Erdoğan konuşmalarını yaptı

Cumhurbaşkanı adaylarının propaganda konuşmaları TRT'de yayımlandı. 27 Nisan'da Yüksek Seçim Kurulu'nda çekilen kura uyarınca ilk konuşmayı Kemal Kılıçdaroğlu yaptı. Kılıçdaroğlu'nu Sinan OğanMuharrem İnce ve Recep Tayyip Erdoğan izledi.

YSK'da çekilen kura sırasına göre TRT'de yapılan konuşmalar şöyle:

KEMAL KILIÇDAROĞLU: ADALET ARAYAN HERKESE OY VERECEKSİNİZ

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "14 Mayıs'ta sadece bana oy vermeyeceksiniz, adalet arayan herkese oy vereceksiniz. Bu ülkenin onuruyla çalışan ama geçinemeyen insanlarına oy vereceksiniz. Kendiniz, sevdikleriniz ve geleceğiniz için oy vereceksiniz." dedi.

Cumhurbaşkanı adaylarının propaganda konuşmaları TRT'de yayınlandı.

Kılıçdaroğlu, TRT'nin siyasal iktidardan bağımsız kamu yayıncılığı yapmak üzere kurulduğunu, doğru, tarafsız ve gerçek habere ulaşsın diye halk için var olduğunu, ancak bugün iktidar partinin yayın organı haline geldiğini kaydetti.

Haber alma özgürlüğünün temel haklardan olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bu hak, demokratik toplumlarda toplumun doğru bilgi edinmesini sağlar. TRT, her gün kendi ilkelerine ve mevzuatına aykırı yayın politikasıyla suç işliyor. Halkın vergileriyle ayakta kalmasına rağmen iktidarın güdümünde, iktidarın propagandasını yapıyor. Atanmışlar, taraflı yayıncılıkla halkın haber alma hakkını ihlal ediyor. TRT, gerçekleri halktan gizliyor. Peki, TRT sizlerden neyi gizliyor?" diye konuştu.

Propaganda yapmak için değil, devletin televizyonunun gizlediği gerçekleri anlatmak için orada olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Bana ayrılan zamanı, gerçek insanların gerçek hikayelerini anlatmak için kullanacağım. Bugün onların sesi olacağım. Bugün ben susuyorum, konuşma sırası onlarda. Geçen yıl Ankara'da elektriği kesilen İbrahim Bey'e misafir oldum. İbrahim Bey bana, 'Çocuk Esirgeme Kurumunda büyüdüm. Çöp toplayarak geçindim, şimdi simit satıyorum. Elektriğim kesik.' dedi. TRT, size faturalarını ödeyemedikleri için karanlığa mahkum edilen milyonlarca vatandaşımızı gösterdi mi, göstermedi."

Bartın maden faciasında hayatını kaybeden maden işçisi Rıdvan'ın ailesini ziyaret ettiğini, oğlu Emrullah'ın keder dolu gözlerinin bıçak gibi kalbine saplandığını anlatan Kılıçdaroğlu, hayatını kaybeden 41 maden işçisinin hikayelerinin TRT tarafından haber yapılmadığını, tedbirsizliğin, denetimsizliğin, hesap verilmeyen ailelerin, işçisinin can güvenliğini sağlayamayanların anlatılmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Şanlıurfa'da iktidar partisi adayının kardeş ve akrabaları tarafından eşi ve iki evladı öldürülen, adalet aramak için yıllardır nöbet tutan Emine Şenyaşar'a sarıldım. Emine Hanım'ın bitmeyen gözyaşlarını TRT, halkımıza gösterdi mi, göstermedi." ifadelerini kullandı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 8 Şubat'ta Hatay'ın Samandağ ilçesinde olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu,"İçeride, annem, ağabeyim ve babam var, ses veriyorlar. Termal kamerada ısı da var ama girecek ekipman yok.' diyerek bize feryat eden gencimizi TRT'nin ekranında gördünüz mü, görmediniz. 'Devlet nerede, AFAD nerede?' diye bağıran vatandaşlarımızın görüntüleri yayınlandı mı, hayır yayımlanmadı." dedi.

Kılıçdaroğlu, kağıt işçilerinin deposunu ziyaret ederek sorunlarını dinlediğini, uğradıkları haksızlıklara çok üzüldüğünü belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bana, 'Üstümüz kirli olabilir ama içimiz gül bahçesi' diyen kağıt işçilerinin yaşadıklarını TRT size anlattı mı, anlatmadı. Ergenekon kumpasıyla canına kast edilen Kuddusi Okkır'ın evine gittim. Beni metanetle karşılayan Sabriye Okkır Hanım'ı gördünüz mü ekranlarınızda, görmediniz. 'Süt veren ineğimi kestirip kredi ödüyorum.' diyen Meliha Hanım'ı peki, onu da görmediniz. Peki, TRT halkımıza 73 yaşında Kaz Dağları'nı savunan Hanife Hanım'ı, suyunu, havasını, toprağını, yani yaşamı korumak için canla başla mücadele eden vatandaşlarımızı gösterdi mi, göstermedi."

"SON 7 YILDA TRT'YE BİR KEZ DAVET EDİLDİM"

Kılıçdaroğlu, TRT'nin KPSS'de derece yapmasına rağmen atanamayan Salih Can'ın hikayesine de yer vermediğini kaydederek, "Sokakta uyuşturucu torbacıları tarafından ülkücü hareketin en değerli evlatlarından biri olan ve hunharca katledilen Sinan Ateş'in eşini gösterdi mi size, bebeklerini gösterdi mi, Ateş ailesinin hikayesini dinlediniz mi hiç TRT'de, dinleyemediniz. Gezi Parkı davasında haksız yere hapis yatan şehir plancısı Tayfun Kahraman tutuklandı. Cezaevine girmeden önce kızı Vera'ya son sarılışını gördünüz mü, görmediniz, göstermediler." diye konuştu.

Son 7 yılda TRT'ye bir kez davet edildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Ben, bu kez bana ayrılan süreyi, milletin televizyonunda sesi kısılan, hikayeleri anlatılmayan milyonları bilin diye, gerçekleri duyun diye kullanmak istedim. Çünkü bu seçim onların seçimi. Bu seçimde, onlar aday. Ekmeği, suyu, geleceği çalınmış 85 milyon aday. Kaybolan neşesine yeniden kavuşmak isteyen herkes aday. Her birimiz refah, huzur ve adalet hasretiyle, hakça ve insanca yeni bir düzen kurmak için adayız. 14 Mayıs'ta sadece bana oy vermeyeceksiniz, adalet arayan herkese oy vereceksiniz. Bu ülkenin onuruyla çalışan ama geçinemeyen insanlarına oy vereceksiniz. Kendiniz, sevdikleriniz ve geleceğiniz için oy vereceksiniz. Bu çürük düzeni sizler değiştireceksiniz. Hak ettiğimiz düzeni, hep beraber kuracağız. Unutmayın, sevgili halkım, birleşe birleşe kazanacağız."

SİNAN OĞAN: BİR VE İKİ NUMARALI KARARNAME HAZIR

Ata İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, "Cumhurbaşkanı seçilirsem benim bir numaralı kararnamem Suriyelilerin ve sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmesi. İki numaralı kararnamem bir Afet Bakanlığının kurulması olacak." dedi.

Cumhurbaşkanı adaylarının propaganda konuşmaları TRT'de yayınlandı.

Sinan Oğan konuşmasında, devletin yayıncılık ve haber sağlamada en önemli kurumu olan TRT'nin adaylara eşit şartlarda yer vermediğini söyledi.

Bütün adaylara eşit şekilde yer verilmesinin anayasal bir zorunluluk olduğunu ifade etmelerine rağmen TRT ekranlarında yeterince yer bulamadıklarını belirten Oğan, şöyle konuştu:

"Bizim tam da aday olma sebeplerimizden birisi budur. Sevgili vatandaşlarım, biz bu ülkede adaleti sağlayacağız, biz bu ülkede haksızlığı ortadan kaldıracağız. Hiç kimse ne cumhurbaşkanı adayı ne herhangi bir vatandaş hakkının yenildiğini düşünmeyecek. Bizim cumhurbaşkanlığımızda ve Ata İttifakı'nın yönetiminde vatandaşlarımızın adalet ihtiyacı olmayacak. Devletin dininin adalet olduğu ilkesi bütün vatandaşlarımızca benimsenecek ve bu devletimiz tarafından da herkese eşit bir şekilde gösterilecektir."

Oğan, demokrasinin herkese lazım olduğunu, demokrasinin tüm kurum ve kuruluşlarıyla işletilmesi gerektiğini kendi yönetimlerinde göstereceklerinin altını çizen Oğan, bugün cumhurbaşkanı adayı ve parlamentoda milletvekilleri adayları olarak eşit şartlarda yarışmadıklarını ifade etti.

"14 MAYIS SEÇİMLERİ ÜLKEMİZ İÇİN BİR KADER SEÇİMİDİR"

Seçmenlere ,"Sandık başına gittiğinizde bu eşit şartlarda yarışmayan adaylara karşı siz de lütfen tutumunuzu belirtin, gösterin." ifadesini kullanan Oğan, şöyle devam etti:

"14 Mayıs seçimleri ülkemiz için bir kader seçimidir. 14 Mayıs'ta siz neyi oylayacaksınız? 14 Mayıs'ta öncelikle siz 'bu ülkeden 13 milyon sığınmacı gitsin mi yoksa kalsın mı?' onu oynayacaksınız. Sinan Oğan'a ve Ata İttifakı'na oy verirseniz 13 milyon sığınmacı ve göçmen gidecek. Eğer diğerlerine verirseniz bir kısmı ensar, muhacir edebiyatı yapacak size, bir kısmı 'Gönüllü gönderelim' diyecek, ötekiler 'Davetiye çıkaralım' diyecek ama bir tek Ata İttifakı kararlı ve istikrarlı bir şekilde sığınmacıların, kaçakların ülkelerine gönderileceği sözünü size verecek.

Şimdiye kadar 150 milyar dolardan fazla Türk milletinin parasının harcandığı, çok sayıda suça karıştıkları halde hükümet tarafından bunların gösterilmediği, sokaklarda kadınlarımızın rahatsız edildiği, rahatça yürümediği bir sürecin sonunda biz size şunun sözünü veriyoruz ve diyoruz ki sığınmacılar ülkelerine gidecek. Sığınmacılar ülkelerine mutlu ve mesut bir şekilde gidecek. Gerekirse zorla gidecek ancak bu zorluk hukuk içinde olacak. Kaçak olarak giren bir Türk, İngiltere'de yakalandığında bu Türk'ü İngiltere, Almanlar, ABD ne yapıyor? Sınır dışına gönderiyor. Biz de aynısını yapacağız."

"BİZ BÜTÜN BU AYRICALIKLARI KALDIRACAĞIZ"

Oğan, AK Parti'nin sığınmacılara birçok ayrıcalık tanıdığını, hatta sığınmacıların Türk vatandaşlarının sahip olmadığı ayrıcalıklara sahip olduğunu söyledi.

Türk vatandaşlarının hastaneye gittiğinde, ilaç aldığında para ödediğini ama bunların bir Suriyeli için bedava olduğunu dile getiren Oğan, "Biz bütün bu ayrıcalıkları kaldıracağız. Cumhurbaşkanı seçilirsem benim bir numaralı kararnamem Suriyelilerin ve sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmesi. İki numaralı kararnamem bir Afet Bakanlığının kurulması olacak." diye konuştu.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyen Oğan, resmi açıklamalara göre 50 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini ifade etti.

İlk günden beri bulundukları deprem bölgesinde liyakatsizlik ve beceriksizliğin söz konusu olduğunu aktaran Oğan, şöyle konuştu:

"2012 senesinde Meclis'te daha milletvekiliyken Sinan Oğan'ın verdiği önerge, kanun teklifi kabul edilseydi, Afet Bakanlığı kurulsaydı bu kadar insanımız hayatını kaybetmezdi. O sebeple de iki numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamemiz elbette ki Afet Bakanlığının kurulması olacak. O sebeple de biz bu ülkede artık raydan çıkan sistemi yeniden rayına oturtacağız. Siyasetçilerin bu ülkeyi aşağı çekmesine artık son vereceğiz. Depremdeki liyakatsizliğin bize nelere, kaç cana mal olduğunu ben şahsen yakından biliyorum ve bunların tekrar etmesine müsaade etmeyeceğim. Bizim cumhurbaşkanı olduğumuz bir ülkede Kızılay çadır satamayacak. Bizim cumhurbaşkanı olduğumuz bir ülkede ilk 3 gün depreme müdahale konusunda gecikilmeyecek. Anında herkes kim ne iş yapacağını bilecek. Kimse tek adam rejiminde olduğu gibi en tepeden bir talimat beklemek zorunda kalmayacak."

"BİZ TÜRK MİLLETİNİ TÜRK HEKİMLERİNE EMANET EDECEĞİZ"

Oğan, iktidara gelmeleri halinde yönettikleri ülkede liyakat olacağının altını çizdi.

Liyakat olduğunda gençlerin, doktorların yurt dışına gitmeyeceğini belirten Oğan, "Biz doktorlarımızı başımınız üstünde tutacağız. Çünkü o doktorlar gidince yerine Suriyeli, Pakistanlı doktorları getiriyorlar. Ama unutuyorlar ki Mustafa Kemal Atatürk 'Beni Türk hekimlerine emanet edin' sözünü boşuna söylememişti. Biz Türk milletini Türk hekimlerine emanet edeceğiz. Türk hekimlerinin yurt dışına kaçmasına gerek kalmayacak bizim yönetimimizde." ifadelerini kullandı.

"Sinan Oğan içinizden biridir. Köyde doğmuş, köyde büyümüş, çiftçilik, çobanlık yapmış ve sizin meselelerinizi bilen birisidir." diyen Oğan, yıllardır bugünler için hazırlandıklarını, ülkenin dört bir yanına gidip, insanların sorunlarını öğrendiklerini dile getirdi.

Bu seçimin köhne ile yeni arasında bir seçim olacağını belirten Oğan, Türkiye'nin son 20 yılında Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem İnce ve Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu söyledi.

Oğan, "Sinan Oğan ve Ata İttifakı'nın bu ülkeyi yönettiği bir süreçte köhne yönetim anlayışı, köhne siyasetçiler olmayacak. Hiç kimse oturduğu koltukta ölmeyi beklemek zorunda kalmayacak. Siyasette yaşa takılanlar sorununu da biz çözeceğiz." diye konuştu.

MUHARREM İNCE'DEN ÜÇÜNCÜ YOL VURGUSU

Cumhurbaşkanı adayı ve Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, "Memleketimizin içinde bulunduğu bu karanlık tabloyu dağıtmak ve umudu yeniden yeşertmek üzere ülkemizin bu iktidardan da bu muhalefetten de kurtulması gerektiği inancıyla üçüncü bir yol olarak her türlü zorluğu, meşakkati ve saldırıyı göze alarak karşınızdayız." dedi.

Cumhurbaşkanı adaylarının propaganda konuşmaları TRT'de yayınlandı.

İnce, yaptığı konuşmada, 21 yıldır iktidarda bulunanların Türkiye'nin hiçbir temel sorununu çözemediğini, hala içi boş vaatlerle bir seçim daha kazanma peşinde olduklarını söyledi.

Milletin devlet kurumlarına inancının kalmadığını, Merkez Bankası, TRT, TÜİK, Kızılay gibi kurumlara güvenin tarihin en düşük seviyelerinde olduğunu, bağımsız ve tarafsız yayın yapması gereken TRT'nin iktidarın yayın organı haline geldiğini ifade eden İnce, şöyle konuştu:

"Devletin kurum ve kuralları tarumar edilmiş, devlet iş yapamaz hale getirilmiştir. Ekonomi yönetilemez hale gelmiş, işsizlik ve yoksulluk artmış, ülke ve insanlar borç batağına batmış durumdadır. Yürütülen yanlış tarım ve hayvancılık politikaları sonucunda Türkiye kendini besleyemez duruma düşürülmüştür."

İnce, Türkiye'nin kontrolden çıkmış bir göç politikası sonucunda devasa bir mülteci ve sığınmacı sorunuyla karşı karşıya bırakıldığını, kontrolsüzce Türkiye'ye girmelerine izin verilen bu sığınmacıların şimdiden çok ciddi bir beka ve asayiş sorunu haline geldiğini söyledi.

AK Parti iktidarı döneminde liyakat ve ehliyetle makam ve görevler arasındaki bağın koparıldığını belirten İnce, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Partili olmak ve kayıtsız olarak biat etmek her görev için şart haline getirildi. Liyakat bir kenara atıldı. Ortak akılla, bilimle ve tarih bilinciyle yönetilmesi gereken devlet ayaküstü kararlarla ve günübirlik politikalarla idare edilir hale geldi. Türkiye'nin hiçbir sorununa çare olamayan bu iktidarın gitmesi şarttır. Ancak 'Bu gitsin de yerine ne gelirse gelsin' mantığı doğru bir mantık değildir. Değerli vatandaşlarım, memleketimizin içinde bulunduğu bu karanlık tabloyu dağıtmak ve umudu yeniden yeşertmek üzere ülkemizin bu iktidardan da bu muhalefetten de kurtulması gerektiği inancıyla, üçüncü bir yol olarak her türlü zorluğu, meşakkati ve saldırıyı göze alarak karşınızdayız. Biz ne iktidara karşı olduğumuz için teröristiz ne de bu muhalefeti eleştirdiğimiz için bölücüyüz."

"NE CUMHUR NE MİLLET, TEK YOL 'MEMLEKET' DİYORUZ"

İnce, muhalefetiyle, iktidarıyla Türkiye'yi içinde bulunduğu duruma düşürenlerin, ülkeyi bu durumdan kurtarmalarının beklenemeyeceğini söyledi.

İktidardakilerin 21 yıldır iktidarda değillermiş veya daha önceki vaatleri yerine getirmişler gibi yeni vaatlerde bulunmalarının, muhalefettekilerin de daha önce defalarca seçim kaybetmelerine rağmen aynı yöntemlerle iktidarı devredecekmiş gibi ortaya çıkmalarının milletin aklıyla alay etmek olduğunu belirten İnce, "O nedenle ne Cumhur ne Millet, tek yol 'Memleket' diyoruz. Memleketin yararlarını sarmak ve milletimizin dertlerine derman olmak hedefiyle ne sağdan ne soldan, Atatürk'ün yolundan diyoruz." dedi.

İnce, Atatürk'ün yolunun akıl, adalet ve ahlak olduğunu, devleti akıl, adalet ve ahlak ölçütleriyle yöneteceklerini dile getirdi.

Akıl demenin, devlet yönetiminde hesabı doğru ve ölçülü yapmak, bilimin kurallarına göre hareket etmek anlamına geldiğini aktaran İnce, şöyle devam etti:

"Adalet devletin dinidir. Adaleti olmayan bir devlet ayakta kalamaz. Devlet gerekli kontrol ve denetim mekanizmalarını sağlayamıyorsa yapanın yanına çalanın hanesine kar kalıyorsa, orada ekonomi işlemez, refah artmaz, hiçbir işte bereket olmaz. Devleti yönetirken akıllı, adaletli ve ahlaklı olacağız. Yeniden inşa politikaları çerçevesinde başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere devlet kurumlarının tarafsız, çağdaş ve demokratik denetim yapma yetkisini kullanabilmesi için gerekli düzenleme ve reformları derhal yapacağız. Bağımsız, etkin, gecikmeyen ve talimatla hareket etmeyen bir yargı düzeni kuracağız. Yargıdaki siyasallaşmayı mutlaka önleyeceğiz. Demokrasimizi, milli bütünlüğümüzü ve güvenliğimizi tehdit eden FETÖ, PKK, Hizbullah, DHKPC, IŞİD ve benzeri bütün terör örgütlerine karşı tavizsiz mücadele edeceğiz. Kamu yöneticilerinin seçiminde liyakat ve ehliyet ana ilkemiz olacak. Her tür ayrımcılığa son vereceğiz. Zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapan ekonomi politikalarına son vereceğiz. Tüketim, israf, borçlanma sarmalına dayalı ve iflaslar doğuran ekonomik modeli terk edeceğiz."

"HEDEFİMİZ TÜRKİYE EKONOMİSİNİN HER YIL EN AZ YÜZDE 7 BÜYÜMESİDİR"

İnce, Merkez Bankası para politikasını bağımsız bir şekilde uygulayacağını, kamu bankalarını siyasetin etkisinden çıkaracaklarını belirterek, hedeflerinin Türkiye ekonomisinin her yıl en az yüzde 7 büyümesi olduğunu söyledi.

Öngörülebilir ve güvenilir yatırım ortamı oluşturacaklarını, kaynakları üretim ekonomisine yönlendireceklerini, 5 yıl içerisinde en az 5 yerli markayı dünya markası haline dönüştürmeyi hedefleyen Ar-Ge ve teşvik politikaları uygulayacaklarını dile getiren İnce, Türkiye'nin sığınmacı sorununu acilen çözeceklerini, sığınmacıların en hızlı şekilde ülkelerine dönmelerini sağlayacaklarını ifade etti.

Dış politikada ilişkileri ulusal çıkarlar doğrultusunda normalleştireceklerini, AB ile müzakere edeceklerini ve bu sürecin kesintiye uğramasına izin vermeyeceklerini anlatan İnce, bugün devre dışı bırakılan diplomasiyi devlete ve geleneklere yakışır şekilde yeniden tesis edeceklerini belirtti. İnce, şöyle devam etti:

"Eğitimi akıl, bilim ve çağdaş standartlara dayalı ve öğrenci odaklı olarak yapılandıracağız ve siyaseti toplum mühendisi aracı olarak kullanmayacağız. Yüksek öğrenim öğrencilerimizi yurt sorunlarını tamamen çözerek, öğrencilerin iki kişilik odalarda kalmalarını sağlayacağız. Yüksek öğrenim gören öğrencilerimize asgari ücretin yarısı kadar burs vereceğiz. Öğretmenlerimize her 24 Kasım'da bir maaş ikramiye vereceğiz. Sözleşmeli öğretmenliği kaldıracağız. Öğretmenlerin aile bütünlüğünü sağlayacağız. Depremlere hazırlanmayı en öncelikli işimiz olarak görüyoruz. Deprem dirençli binalar ve deprem dirençli yerleşim yerleri inşa edeceğiz. Bitkisel, hayvansal üretim ve gıda güvenliği siyaset üstüdür. Devleti tarımsal üretimde planlayıcı, piyasa düzenleyici, üreticiyi ve tüketiciyi koruyucu konumuna getireceğiz. Türkiye'yi tarım ve hayvancılıkta ithalatçı olmaktan çıkarıp, kendi kendine yeter ve ihracat yapar hale getireceğiz. Başta mazot ve gübre olmak üzere tarımda girdi fiyatlarını makul düzeyde tutacağız. Üretici desteklerini tohum tarlaya ekilmeden açıklayacağız."

"KARDEŞLİK, BARIŞ, HUZUR, REFAH VE SEVGİ YOL GÖSTERİCİ DEĞERLERİMİZ OLACAK"

İnce, kadınların çalışma hayatından siyasete kadar hayatın her alanında hakları olan yeri alacağını, kadına ve çocuklara yönelik şiddetle etkin biçimde mücadele edeceklerini söyleyerek, şunları kaydetti:

"Yeniden inşa etmemiz gereken bir alan da birbirlerine düşmanlaştırılan insanlarımızı barıştıracağız. Ayrışmanın, bölünmenin ve kamplaşmanın bu ülkede yaşayan hiç kimseye fayda sağlamayacağı gerçeğini anlatacağız. Saygın bir ülke olmanın ve uluslararası toplumda kaybettiğimiz güçlü konuma yeniden ulaşmanın yolunun içerde sağlayacağımız birlik ve bütünlükten geçtiğini her zaman göz önünde bulunduracağız. Bu nedenle kardeşlik, barış, huzur, refah ve sevgi yol gösterici değerlerimiz olacaktır."

İnce, siyasette hakka, hukuka ve milletin tümüne saygılı bir üslup yerleştireceklerini, Türkiye'nin geleceği için ortak kaygıları paylaşan, Cumhuriyet'in geleceği için ortak bir mücadele vermek isteyen herkesle birlikte yürüyeceklerini sözlerine ekledi.

RECEP TAYYİP ERDOĞAN: 14 MAYIS'TA ÖYLE BİR KAZANACAĞIZ Kİ...

Cumhur İttifakı cumhurbaşkanı adayı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "14 Mayıs'ta tercihinizi Türkiye Yüzyılı'ndan yana yapın. Tercihinizi güven ve istikrarın devamından yana yapın. Tercihinizi evlatlarınızın geleceğinden yana yapın. Ve 14 Mayıs'ta öyle bir kazanacağız ki, bu ülkenin hiçbir ferdi kaybetmeyecek." dedi.

Cumhurbaşkanı adaylarının propaganda konuşmaları TRT'de yayımlandı.

Erdoğan, burada yaptığı konuşmaya tüm vatandaşları selamlayarak başladı.

İlk gençlik yıllarından beri siyasetin farklı kademelerinde hep vatandaşların huzurunda olduğunu belirten Erdoğan, üstlendiği her görevde, yaptıkları her işte vatandaşların murakabesi altında bir hayat sürdüğünü söyledi.

Bugüne kadar girdikleri 15 seçimin tamamında, vatandaşların sandıkta verdiği onayla Türkiye'nin yönetim sorumluluğunu yürüttüklerini ifade eden Erdoğan, "Bu zorlu süreçte karşılaştığımız her sıkıntının üstesinden sizlerin desteği ve duasıyla geldik. Elbette eksiklerimiz, hatalarımız olmuştur. Ama samimiyetle ve tüm gücümüzle eser üretmek, hizmet vermek için çalıştığımızı kimse inkar edemez. Sizlerden aldığımız destekle ülkemize, Cumhuriyet tarihinin tamamını katlayan eserler kazandırdık." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin son 21 yılında hayata geçirdikleri reformlarla, sadece ülkenin demokrasi ve kalkınma altyapısının eksiklerini tamamlamakla kalmadıklarını, asıl başarılarının, tarihi bir zihniyet devrimini gerçekleştirmek olduğunu dile getirdi.

"Bu öyle bir devrim ki kökeninden, inancından, mezhebinden, meşrebinden dolayı kendini ülkesinden ve devletinden dışlanmış hisseden her ferdi kucakladı. Her bir insanımızı, tüm farklılıklarının ötesinde, Türkiye ortak paydasının ayrılmaz bir parçası haline getirdi." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Mardinli Aziz Sancar Hoca'mız Nobel ödülünü kazandığında, kimse ona kökenini, şehrini, anasının, babasının mesleğini, kıyafetini sormadı. Hataylı Uğur Şahin küresel salgına karşı en etkili aşıyı geliştirdiğinde, kimse onun nereden geldiğine, nerede yaşadığına bakmadı. Yozgatlı Rıza Kayaalp güreşte üst üste şampiyonluklar kazandığında, kimse ona nereli olduğunu, kimlerden olduğunu, nerede büyüdüğünü sormadı. Trabzonlu Selçuk Bayraktar dünya savunma sektöründe çığır açan işlere imza attığında, kimse onun dedelerinin peşine düşmedi. Milletçe, bu değerlerimizin hepsinin farklı alanlardaki başarılarıyla gurur duyduk, hepsini sahiplendik. Gerek şehirlerimizde, gerek TEKNOFEST gibi etkinliklerde gençlerimizin azimlerini, gayretlerini, çabalarını gördükçe yüreğimizi sevinç kaplıyor.

Küresel başarılarıyla takdir kazanan insanlarımızla ne kadar gurur duyuyorsak, fabrikada alın teriyle üretim yapan, ofiste masasının başında dosyasını tanzim eden, dükkanında, atölyesinde tezgahının başında ekmeğini kazanan, tarlasında toprağını eken, ahırında hayvanını besleyen, okulunun sırasında kafasını kitabına gömen, evinde ailesi ve çocukları için çalışıp didinen, emekliliğinde ikinci baharını yaşayan, velhasıl her nerede olursa olsun bu ülkenin bir bireyi, bu milletin bir ferdi olarak Türkiye'ye değer katan tüm vatandaşlarımızla iftihar ediyoruz."

"ARTIK, HAYALİ GERÇEKLEŞTİRMENİN EŞİĞİNDEYİZ"

Erdoğan, şimdi de aynı anlayışla, Türkiye Yüzyılı'nı milletin ortak hayali olarak inşa etmeye hazırlandıklarını belirterek, "Ülkemizin bugün geldiği seviyede emeği, alın teri, zihin çabası, katkısı olan herkesi, hiçbir ayrım yapmadan, bu hayalin etrafında kenetlenmeye davet ediyoruz. 14 Mayıs seçimlerini, işte bu kenetlenmenin yeni bir tezahürü haline dönüştürmek istiyoruz." dedi.

Dünyanın yaşadığı siyasi ve ekonomik dönüşümün Türkiye'nin önüne açtığı fırsatları, ancak bu şekilde kazanca çevrilebileceğine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Geçtiğimiz 21 yılda ülkemizin asırlık demokrasi ve kalkınma eksiklerini giderirken, hep bu günlerin özlemiyle yaşadık. Eğitimde, sağlıkta, adalette, güvenlikte, ulaşımda, enerjide, sanayide, tarımda, ticarette ülkemize kazandırdığımız altyapıyı hep bu günler için kurduk. Demokraside, hak ve özgürlüklerde ülkemizin standartlarını hep bu günler için yükselttik. Artık, bu hayali gerçekleştirmenin eşiğindeyiz. Milletimiz buna layıktır. Milletimiz, kendilerini gelişmiş olarak tarif eden ülkelerde ne varsa, hepsine de daha fazlasıyla sahip olmaya layıktır. Tarihimizdeki o şanlı günleri kitaplarda iç geçirerek okumak, dizilerde hayıflanarak seyretmek yerine, daha iyisiyle canlandırabileceğimiz bir yerdeyiz. 14 Mayıs seçimlerini, işte bu kritik dönemecin sembolü yapmak istiyoruz."

"DÜNYEVİ HIRSIMIN OLMAYACAĞINI TAKDİR EDERSİNİZ"

Hep "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" öğüdünün, Yunus'un "Gönüller yapmaya geldik" düsturunun peşinden gittiklerini kaydeden Erdoğan, "Bunun için ne mücadeleler verdiğimizi en iyi sizler biliyorsunuz. Ülkemizi, vesayetin dişlilerinden, terör örgütlerinin kanlı ellerinden, darbecilerin namlularından, ekonomik tetikçilerin tuzaklarından kurtarma mücadelesi verirken, hep milletimizin selametini, ülkemizin huzurunu düşündük." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

"14 Mayıs'ta da sadece Türkiye'nin güvenliğinin ve huzurunun devamını, evlatlarımızın geleceğinin aydınlığını, Türkiye Yüzyılı'nın yükselişini hedefliyoruz. Siyasette 40 yılı, başbakan ve cumhurbaşkanı olarak ülke yönetiminde 20 yılı devirmiş bir kardeşiniz olarak, başka herhangi bir dünyevi hırsımın olmayacağını herhalde sizler de takdir edersiniz. İşte bunun için diyorum ki 14 Mayıs'ta tercihinizi Türkiye Yüzyılı'ndan yana yapın. Tercihinizi güven ve istikrarın devamından yana yapın. Tercihinizi evlatlarınızın geleceğinden yana yapın. Ve 14 Mayıs'ta öyle bir kazanacağız ki, bu ülkenin hiçbir ferdi kaybetmeyecek."

Kaynak: www.haberturk.com