12 mahallesi olan Şırnak’ta 7 mahalle yok oldu. 7 bini aşkın konut ve işyerinin yıkıldığı Şırnak’ta inşa edilen TOKİ binaları ile şehrin silueti, mimarisi de yaşam biçimi de değişti.
Nuh Peygamber'in gemisiyle "Cudi dağına konduğu" efsanesi bu şehrin hem tarihi hem kültürü hem de hafızası. Adını da Nuh’un şehri manasına gelen ‘Şehr-i Nuh’tan alan Şırnak, 2016 olaylarından sonra fiziki olarak da çok değişti ve şehrin konduğu zirve adeta bir Tokikent’e dönüşmüş durumda. Bir şehir sakini, Şırnak için ‘Şehri Nuh, Şehri Toki oldu’ diyor.
Çatışmalarda şehir sakinlerinin yüzde sekseni hem evlerini kaybetti hem de birçok anıları yıkıntılarla yok oldu. Olaylarda farklı kentlere göç etmek zorunda kalan nüfusun yüzde yirmisinin dönmediği ifade ediliyor.
Çatışmalardan önce şehirdeki az sayıdaki apartmanlarda dışardan gelen memur kesimi ikamet ediyordu.
Daha önce bir iki katlı, bahçeli müstakil evlerin olduğu Bahçelievler, Gazipaşa, Dicle, Cumhuriyet ve Yeşilyurt mahalleleri, yıkımdan sonra yüzlerce TOKİ binasına mekan oldu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Şırnak ve ilçelerinde kentsel dönüşüm kapsamında 11 bini aşkın konut ve işyeri inşa etme kararı aldı ve şehir merkezinde dört bini aşkın konut ve işyeri tamamlanmış durumda.
Mahalle ve sokak kültürünün hakim olduğu şehirde, Şırnaklıların TOKİ'lerle beraber başlayan bu yeni yaşam biçimine yabancı.
Buna uyum sağlama çabası ise bir çoğunu zorluyor. Cumhuriyet Mahallesi’nde görüştüğüm Fatim adındaki yaşlı kadın, oğlu ve geliniyle TOKİ’de kalıyor.
Evleri zarar görmüş ve çatışmalı süreçte, şehir inşa edilinceye kadar Silopi ve Mersin’de yaşamışlar. Binada yaşamaya alışamayan yaşlı kadın, eski bir komşusu ile bir bakkalın önüne serdikleri kilimin üzerine oturmuş sohbet ediyorlar.
Genç bir kadın,"Biz komşuluk bağları çok güçlü, sokakların çok canlı olduğu yaşam biçimine alışkınız, binalar bize çok yabancı, kendimizi hapsedilmiş hissediyoruz" diyor. Arkadaşı da onu destekliyor. "Özellikle yaşlılar asansöre binmekte zorlanıyor, dışarıya çıkmak istediklerinde onlara eşlik etmek zorundayız. Komşularımızı tanımıyoruz, hepimiz içimize kapandık'' diyor.
Hem yaşlılar hem ev kadınları, müstakil yaşantılarını özlüyorlar. Bahar adındaki genç kadın, "Eskiden her şey çok daha güzeldi, evimiz, damımız, sokağımız, kapımızın önü vardı, tüm komşular birbirini tanırdı, beraber çay içerdik, kapı önünde oturup sohbet ederdik, çocuklar sokakta güvenle oyun oynardı. Şimdi ise komşuya gitmek için haber vermen gerekiyor" diyor ve eskiye olan özlemini şu sözlerle dile getiriyor: "Kümes gibi olsa da toprakla temas edebileceğim bir evim olsun bu bana yeter."
Leyla Anık ise apartmana geçtikten sonra çocuklarında internet bağımlılığının arttığını söylüyor. Eski günlerinden söz ederken gözlerinin içi gülüyor.
Muhammed adındaki genç ise bina yaşantısına uyum sağlamayan ailesinin, Dicle Mahallesi’nde, komşuluk ilişkilerinin canlı olduğu bir sokakta bahçeli iki katlı bir eve kiraya çıktığını anlatıyor.
Yaklaşık 1400 metre yükseklikte Cudi Dağı’nın karşısında kurulan Şırnak, yazın 50 derece sıcaklığın yaşandığı Cizre için yayla gibi. Botan Emirliği döneminde Şırnak yaylak olarak kullanılmış.
Çatışmalar ve güvenlik politikalarının gölgesinde kalan şehir
Cudi Dağı ile Gabar Dağları'nın kesiştiği bölgede yüksekçe bir tepeye kurulan Şırnak, Siirt’in ilçesi iken, güvenlik nedeniyle 1990 yılında il oldu.
PKK ile yaşanan silahlı çatışmalarının en çok etkilendiği şehirlerden biri Şırnak ve ilçeleri.
Şehrin tarihsel, sosyal değişim ve dönüşümünde ‘güvenlik politikaları’ çok etkili oldu. 1992’de ‘PKK ile yaşanan çatışmalar’’ ve 2015-2016 ’da yaşanan ‘hendek olayları ve güvenlik operasyonları’ sonrasında şehrin merkezinde büyük bir yıkım yaşandı. Yaşı 40’ın üstünde olan Şırnaklılar, şehirlerinin iki defa yıkılmasına tanık oldu. Bunlardan biri de HDP’nin ikinci sıra adayı Zeki İrmez.
1992’de evlerine isabet eden bir roket ile binaları yıkılmış ve ailesinden insanlar ölmüş. Üç katlı, altı daireli aile binaları 2016’da ikinci defa yıkılmış ve zararları tanzim edilmemiş.
"200’ye yakın aile ile birlikte etap dışı bırakıldık, zarar tespit komisyonu bize 150 liralık bir ödeme teklifinde bulundu ama kabul etmedik, dava açtık" diyor.
İrmez, yıkılan yedi mahallede, kalacak ev sorunu yaşandığı için şehre dönüşlerin yüzde yetmişinin iki-üç yılda gerçekleştiğini söyledi ve şehir sakinlerinin yüzde yirmisinin geri dönmediğini ifade etti.
"Daha kaç nesil can havliyle evini terk etmek zorunda kalacak?"
Dicle Mahallesi’nde görüştüğümüz Emin Yorga ise çatışmaların, yıkımın bir kader olmamasını umut ediyor ve seçimlerin de buna vesile olmasını diliyor. 1987'de köyleri yıkıldığında bebek olduğunu anlatan Emin, "Ben üç aylıkken annem beni kucağına alarak köyden kaçmışlar. 2016’da olaylar başlayınca bu sefer ben üç aylık kızımı kucağıma alarak evi terk edip canımızı kurtardık diyor ve soruyor: "Artık hiç kimse çatışma istemiyor, daha kaç nesil bu şekilde can havliyle evini barkını terk etmek zorunda kalacak?"
Şırnak’ta görev yapan polis, asker, öğretmen gibi memur kesimi, şehrin en önemli gelir kapısı. Kömür ocakları uzun yıllar gençler için bir istihdam alanıydı ama bu işletmeler özelleşince, işsizlik şehrin en büyük sorunu olmuş durumda.
Genç nüfusun fazla olduğu şehirde, üniversite sosyal hayatın canlanmasında etkili olmuş görünüyor. Öğrenci ve memur kesimin uğrak mekanlarından olan yeni kafeler ise yeni Şırnak’ın modern yüzü olarak kabul ediliyor ama Şırnaklı gençlerin çoğuna bu mekanlarda gönlünce eğlenerek zaman geçirmek kısmet olmuyor. Birçoğu yeni açılan bu mekanlarda çok düşük ücretlerle geçinmeye çalışıyor.
Sessiz ve heyecansız süren seçim kampanyaları
Kent merkezinde siyasi partilerin seçim büroları açık ama buralarda çok az insan var. Billboardlarda parti liderlerinin posterleri asılmış olsa da sessiz, heyecansız bir seçim atmosferi Şırnak’a hakim.
2018 cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde 268 bin 368 seçmenin olduğu merkez ve ilçelerde seçime katılım yüzde 84'tü.
Şırnaklıların yüzde 72’si cumhurbaşkanlığı için Demirtaş’a, yüzde 21 ise Erdoğan’a oy vermişti. Bu sefer en güçlü aday, HDP'nin destek verdiği Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu.
Daha önce HDP’nin fire vermediği Şırnak’ta, 2019 yerel seçimlerinde belediyeyi AKP’nin kazanmış olması ise sürpriz oldu.
Fakat bu durum şehir sakinleri için sürpriz olmamış, görüştüğümüz birçok kişi, AKP’ye çıkan oyların, çatışmalardan zarar gören kesimlerin HDP’ye göstermek istediği tepkinin bir yanıtı gibi görse de yegane sebebin bu olmadığı da dilendiriliyor.
Şehirdeki tahribatın ancak devlet eliyle onarılabileceği düşüncesi oylarda etkili olmuş.
İşsiz gençler için istihdam ümidinin, Ankara ile kurulacak güçlü bağlar ile mümkün olacağına inanan bir kesim de var. Oyları, iktidara gelen partiye göre değişse de, aşiret gibi geleneksel bağlar da etkili olabiliyor. Partiler kadar, adayların kentte tanınan, bilinen isimlerden olması önemsenen bir diğer konu.
Şırnak’ta merkez, ilçe ve kırsal bölgede görev yapan köy korucuları Cumhur İttifakı'nı ve bu ittifaktaki partileri destekliyor.
Hangi partinin adayı daha şanslı?
AKP’nin birinci sıra adayı Tatar aşiretinden Arslan Tatar ama aynı aşiretten üç akrabası Zafer, Yeniden Refah ve MHP’den aday olmuş.
Asker ve polislerin büyük oranda oy verdiği MHP adayı, Arslan Tatar’ın durumunu riske soksa da AKP merkez ilçe başkanı Rahmet Taşar, hükümetin şehre yaptığı hizmetlerin önemli olduğuna belirtiyor ve Şırnak halkının oy kullanırken bu hizmetleri göz ardı etmeyeceğine inanıyor.
Taşar, Şırnaklıların, AKP’den iki milletvekili çıkaracağına inancı yüksek.
Bu yıl Şırnak'ta seçmen sayısında 55 bin 700’lük bir artış var ve bu neredeyse bir milletvekilinin seçilmesi için ihtiyaç duyulan sayıya denk geliyor.
Bu sayı, ilk defa oy kullanacak gençlerden oluşuyor ve il genelinde 324 bin 61 seçmen bu yıl yine dört milletvekilini parlamentoya gönderecek.
YSP’nin (Yeşil Sol Parti) adayları arasında DEP milletvekillerinden Orhan Doğan’ın gazeteci kızı Ayşegül Doğan da yer alıyor.
Adaylık teklifine hazırlıksız yakalanan ama siyaset yapmak için birçok nedeni olduğunu ifade eden Ayşegül’e her yaş kesiminden insanlar çok ilgi gösteriyor.
OHAL döneminde KHK ile kapatılan İMC TV'nin ekran yüzlerinden olan Ayşegül Şırnaklıların bu yıl seçeceği dört milletvekilinin de temsil ettiği partiden olacağına inanıyor.
Kürt sorunun çözümü için mecliste temsiliyetin önemine vurgu yapan Ayşegül, Şırnak halkının çözüm ve barış istediğini söylüyor.
Kürt sorunun siyasi zeminde çözümü için babasının da aralarında olduğu Kürt siyasetçilerin yaşadığı baskılara dikkati çeken Ayşegül Doğan, bu baskıların önümüzdeki süreçlerde de yaşanabilme ihtimali olduğuna da dikkati çekiyor.
"Biz bir diyalog zemini beklerken, tam tersi durumla da karşılaşabiliriz, şu andaki HDP milletvekilleri gibi, sürgündekiler gibi bir durumla karşı karşıya kalabiliriz... Ki zaten derdi Türkiye’de demokratikleşme, Kürt meselesinin çözümü, kadınların özgürlüğü, gençlerin işsizlik sorunun ortadan kalkması gibi sorunları çözmek olanlar her zaman risklerle karşı karşıya. Bunlar beni alıkoyacak, geride durmamı sağlayacak şeyler değil" diyerek korunmacı bir ailede büyümediğini ifade ediyor.
Çözülmeyen Kürt sorunun bir kader olmadığını, yeni kuşakların bu sorunla büyümek zorunda olmadığını ifade eden Ayşegül şöyle devam etti: "Diğer çocuklar gibi büyüdük, aynı kaderi paylaştık ama bu bir kader değil, değişebilir ve ben de bunu değiştirmek için bütün risklerine rağmen neden olmasın dedim ve vekillik teklifini kabul ettim."
Yedi yıl önce yaşanan çatışmaların izleri yeni inşa edilen yapılarla yok olmuş, birçoğu artık o günlerden konuşmak istemese de yaşanan travmalar şehir sakinlerinin hafızasında hala taze. Yeni hayata uyum çabası, ekonomik sorunlar, güvenlik kaygıları ise onlar için çözüm bekleyen acil sorunlar.
Cizre'nin en büyük sorunu işsizlik
143 bin nüfusu olan Cizre ilçesinde 2016’daki olaylarda yıkılan üç mahallede de TOKİ binaları yükselmiş.
Üç yıl önce faaliyete geçen AVM ise, AVM’si olmayan Şırnaklı gençler ve üniversite öğrencilerin uğrak yerlerinden.
İşsizlikle boğuşan Cizreli gençler zamanlarının çoğunu parklarda ve kafelerde geçiriyor. Birca Belek Park’ta konuştuğumuz Salih adındaki genç, "Parklara, yeni binalara bakmayın, bu gençlerin cebinde çay içecek bir lirası yok, olsa da bir liranın artık bir kıymeti yok" diyor. Gençler arasında uyuşturucu kullanımın arttığına da dikkati çekiyor.
Havanın 35 dereceyi bulduğu Cizre'de insanlar, Dicle Nehri kenarına yapılmış parklarda hava alıyor. Eşi ve çocuklarıyla parka gelen Kemal, ayda üç bin liraya bu parka bekçilik yapıyormuş.
"Gençlerin çoğu işsiz, ceplerinde beş kuruş para yok, artık gençlerimizi evlendiremiyoruz çünkü altın alacak para yok. Bu yüzden çocuklar batıya çalışmaya gidiyor ya da ehliyet alıp tır şoförü olursa kendini çok şanslı sayıyor" diyor.
Konuştuğumuz tüm gençler için en can alıcı sorun işsizlik ve gelecek kaygısı. Birçoğu hükümetin değişmesi gerektiğine söylüyor ve seçimde Kemal Kılıçdaroğlu'na oy vereceklerini söylüyorlar. Demirtaş'ı idol gibi gören birçok genç, oy eğilimlerinde onun mesajlarının önemli olduğunu söylüyor.
Çatışmalardan zarar gören Cudi Mahallesinde, 40 bloklu 586 konut inşa edilmiş. 2016’daki olaylarda onlarca insanın öldüğü iki bodrumun yerinde yeni TOKİ binaları yapılmış. Cizre Halk Meclisi sözcüsü Mehmet Tunç’a ve 40’ı aşkın genç insana mezar olan bina ise TOKİ dışında kalmış, sahibi o binanın yerine kendi imkanlarıyla sekiz katlı yeni bir apartman yapmış.
Kapısında begonviller, bahçelerin olduğu bu apartmana kapıcılık yapan Tahir adındaki yaşlı adam 2016'daki olayların canlı şahitlerinden. Mehmet Tunç köylüsüymüş. Eliyle binayı işaret ederek o günleri gözleri dolarak anlatıyor. Apartmanın önündeki bahçeye fideler dikmek için yanımızdan ayrılıyor.
Yaşanan olayların izleri insanların üzerinde hala etkili, olaylarda çok zarar gören Şırnak ve Cizre halkı, seçimlerin yeni çatışmalara değil barışa, çözüme, istihdama, güvenli bir geleceğe kapı aralamasını ümit ediyor.