DÜNYA

Fransa olayları, Zenginler ile yoksullar arasında büyüyen uçurumun yansıması

Fransa'da 17 yaşındaki Nahel'in ölümüyle gündeme gelen polis şiddeti toplumdaki daha geniş sorunları yansıtıyor. The Guardian tarafından çıkarılan dünyanın en eski pazar gazetesi The Observer, gençlerin görmezden gelindiklerini hissettiklerini ve olayların toplumdaki yankılarını yazdı

İngiliz gazetesi Fransa olaylarını mercek altına aldı: Zenginler ile yoksullar arasında büyüyen uçurumun yansıması

Fransa'da 17 yaşındaki Nahel'in ölümüyle gündeme gelen polis şiddeti toplumdaki daha geniş sorunları yansıtıyor. The Guardian tarafından çıkarılan dünyanın en eski pazar gazetesi The Observer, gençlerin görmezden gelindiklerini hissettiklerini ve olayların toplumdaki yankılarını yazdı

Sağ ve sol görüşlü politikacılar, sosyal bilimciler, analistler ve yorumcular, Salı günü Kuzey Afrika kökenli 17 yaşındaki Nahel Merzouk'un polis tarafından vurularak öldürülmesinin ardından Fransa'nın birçok şehrinde patlak veren öfke ve şiddeti kınamak, haklı göstermek için acele ettiler. Ancak en açıklayıcı ve aydınlatıcı ifadelerden bazıları, Paris'in Nanterre banliyösünde, gencin bir trafik çevirmesi sırasında öldürüldüğü yerin yakınındaki Pablo Picasso malikanesinde ikamet eden Kendra'dan geldi. 2020'den bu yana 21 ölümcül polis trafik durdurma vakası yaşandı. Kurbanların çoğu siyah ya da Arap kökenliydi.

"SİYASİ BİR BOYUTU VAR"

The Guardian muhabiri Angelique Chrisafis'e konuşan 40 yaşındaki Kendra, "Dün gece saatlerce her yerde, birçok farklı yolda gruplar halinde gençler vardı. Bence buradaki gençler kendilerini gerçekten savaşta görüyorlar. Bunu sisteme karşı bir savaş olarak görüyorlar. Bu sadece polise karşı değil, bundan daha öteye gidiyor, aksi takdirde Fransa'nın her yerinde bunu görmezdik. Saldırı altında olan sadece polis değil, belediye binaları gibi birçok binalar da hedef alınıyor... İşin siyasi bir boyutu var, sistemin işlemediğine dair bir his var. Gençler ayrımcılığa uğradıklarını ve görmezden gelindiklerini hissediyorlar" ifadelerini kullandı.

Merzouk'un ölümü ve arabasının içinde yakın mesafeden vurulduğu anı gösteren bir videonun ortaya çıkması, annesi, ailesi ve arkadaşları için benzersiz bir üzüntü kaynağı. Ancak bunun münferit bir olay olmayıp Fransız polis teşkilatı, ırk ilişkileri ve toplumundaki daha geniş sorunları yansıtan bir olay olduğu gerçeği herkes için açık olmalı. En geniş anlamda Merzuk'un ölümü, Fransa'nın ırksal asimilasyon, laiklik ve herkese uyan tek bir kimlik konusundaki dogmatik ısrarına ilişkin can sıkıcı soruları yeniden gündeme getirdi. Değişen karakteri sömürgeci geçmişten derinden etkilenen ve giderek çeşitlenen bir cumhuriyet, hala resmi olarak renk körü. 

UZUN SÜREDİR DEVAM EDEN BİR SORUN

Ağır silahlı ve disiplinsiz Fransız polisinin uyguladığı saldırgan ve bazen de acımasız yöntemler uzun süredir devam eden bir sorun. Bu sorun, binlerce göstericinin ve çok sayıda polis memurunun yaralandığı 2018-19'daki sarı yelek sokak protestoları sırasında vurgulandı. Benzer sorunlar bu yılki emeklilik reformu protestoları sırasında da ortaya çıktı. Sivil özgürlük örgütleri bu durumu oldukça eleştirdi. BM'nin insan hakları gözlemcisi geçen hafta Merzuk'un vurulmasının "Fransa'nın kolluk kuvvetlerindeki ırkçılık ve ırk ayrımcılığına ilişkin derin sorunları ciddi bir şekilde ele alması için bir an" olduğunu söyledi.

MACRON SORUMSUZLUKLA SUÇLANDI

Fransa'nın siyasi sınıflarının bu meseleyi ele almaktaki başarısızlığı, birçok gencin, özellikle de beyaz olmayanların kendilerini sistemle savaş halinde görmelerinin nedenlerinden biri. İç savaş ve ayaklanma gibi terimler kullanarak konuşan Éric Zemmour gibi aşırı sağcı politikacıların kışkırtıcı tepkisi utanç verici, tipik bir ırkçılıktı. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da bu olayda iyi bir sınav vermedi. Paris yanarken bir Elton John konserinde fotoğraflanan Macron sorumsuzlukla suçlandı. Kontrolü yeniden ele almak için çabalayan Macron, kanun ve düzeni koruma çağrıları büyük ölçüde göz ardı edilse de silahlı saldırıyı affedilemez olarak nitelendirerek polis sendikalarını kızdırdı.

HERKES İÇİN UYARI NİTELİĞİNDE

Polis liderlerinin genç isyancıları vahşi sürüler olarak tanımlamakta kendilerini haklı görmeleri, Fransa'nın varlıklıları ile yoksulları arasındaki tehlikeli ve giderek genişleyen uçurumun bir göstergesidir. Yoksulluk, işsizlik ve sosyal yabancılaşma başta İngiltere olmak üzere pek çok gelişmiş ülkede gençlerin karşı karşıya olduğu sorunlardır. Adalet sisteminde, diğer devlet yapılarında ve genel olarak toplumda kronikleşmiş, ele alınmamış kurumsal ırkçılık bu değişken karışıma eklendiğinde, kontrolsüz patlamaların meydana gelmesi şaşırtıcı değil. Fransa'da yaşananlar herkes için bir uyarı niteliğinde.