BBC'ye konuşan Bustani, "20 yıldır bu konudaki duygularım değişmedi" diyor.
"Her iki taraftan da büyük can kaybına yol açan anlamsız bir savaş yaşandı ve bu çatışmanın kanıtladığı tek şey de yalnızca zor kullanarak uluslararası toplumu manipüle edebileceğiniz oldu" diye ekliyor.
Eski diplomat Bustani, Irak Savaşı'na giden sürecin en tartışmalı -ama neredeyse unutulan- bir döneminin en önemli figürlerinden biriydi.
2002 yılının Nisan ayında Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün (OPCW) başkanlığı görevinden, Washington'un yürüttüğü yoğun lobi faaliyeti neticesinde alınmıştı.
Bağdat'ın vaadi
Bustani o dönemde Irak'ı, Kimyasal Silahların Yasaklanması anlaşmasını imzalaması için ikna etmeye çalışıyordu. Böylece Saddam Hüseyin rejimi, anlaşma çerçevesinde elindeki bütün kimyasal silah potansiyelini denetime açmayı taahhüt etmiş olacaktı.
Saddam Hüseyin'in elinde çok büyük miktarda kimyasal silah bulunduğu iddiası ABD'de dönemin George W. Bush yönetiminin Irak'ı işgal etme planını meşrulaştırmak için ortaya koyduğu en önemli tezdi.
Emekli diplomat Bustani "2001 yılının sonunda Irak hükümetinden bir mesaj aldım. Mesajda, Kimyasal Silahların Yasaklanması Anlaşması'nı kabul etmeye hazır olduklarını bildirmişlerdi" diyor ve ekliyor:
"Bu benim saf bir mutluluk anıydı fakat Amerikalılar bu haberden hiç hoşlanmadı."
Bağdat ile yürütülen yazışmalar, Bush'un 2002 yılının Ocak ayında yaptığı o unutulmaz Ulusa Sesleniş konuşmasından kısa süre önce gerçekleşiyor.
11 Eylül 2001'deki saldırılarından sonra yaptığı ilk Ulusa Sesleniş konuşmasında Bush; İran, Irak ve Kuzey Kore'den "şer ekseni" olarak söz etti ve Saddam Hüseyin rejimini kimyasal ve nükleer silah geliştirme planları yapmakla suçladı.
1997'de OPCW başkanlığına getirilen ve 2000 yılında oy birliğiyle ikinci dönem için yeniden göreve getirilen Bustani, BBC'ye, örgütün elinde, 1990-91 yıllarındaki Körfez Savaşı sonrasında Irak'ın elindeki kimyasal silahların imha edildiğini ve o zamandan itibaren uygulanan sıkı yaptırımlar sayesinde stoklarını yenileme kapasitesi bulunmadığını gösteren "yeterli istihbarat" bulunduğunu söyledi:
"Bence Washington'un 11 Eylül saldırılarına karşı intikam planı hazırdı ve Saddam Hüseyin'in saldırılarla ilişkisi olduğundan emindiler. Onlara Irak'la ilgili gelişmeleri anlattığım andan itibaren, beni görevden almaya yönelik kampanyayı başlattılar."
Washington'un U-dönüşü
ABD yönetimi önce Bustani'nin "yönetim tarzı" konusunda şikayetler dile getirdi, sonra da "kötü mali yönetim", "taraflılık", "hatalı girişimler" gibi suçlamalar getirmeye başladı.
Halbuki daha bir yıl önce zamanın ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell Bustani'ye bir mektup yazarak, "gayet göz dolduran" çalışmalarından ötürü kendisine teşekkür etmişti.
OPCW bütçesine en çok katkıda bulunan ülke olarak ABD, örgütten mali desteğini çekme tehdidinde bulundu.
21 Nisan 2002 günü ABD'nin talebi üzerine yapılan olağanüstü toplantıda yapılan özel oylama ile Brezilyalı diplomatın kaderi de belli oldu. 48 üye Bustani'nin görevden alınmasını istemiş, 7 üye karşı çıkmış, 43 üye ise çekimser kalmıştı.
Bir Amerikalı yetkili 23 Nisan 2002'de Washington Post gazetesine "Bir çok ülke bir süredir Bustani'nin yönetim tarzından rahatsızdı ve önce hep beraber onu uygun bir bahaneyle sessizce görevden ayrılmaya ikna etmeye çalıştık. Ama kabul etmedi" diyordu.
Gazete aynı haberinde, ABD'nin bir uluslararası kurumun üst düzey bir yetkilisini görevden almaya yönelik açık ve amansız kampanyasının böylece sonuna gelindiğini de yazdı.
Böyle bir şey daha önce son olarak 1996'da Bill Clinton yönetiminin Butros Gali'nin bir dönem daha Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri seçilmesini engellemesiyle yaşanmıştı.
Pirus zaferi
Bustani OPCW başkanlığını yürüttüğü 5 yıl içerisinde örgütün üye sayısını 87'den 145'e çıkarmayı başarmıştı ve BBC'nin de o günlerde haberleştirdiği gibi dünyadaki kimyasal silah tesislerinin çok önemli bir kısmının yok edilmesini sağlamıştı. Bu görevi bıraktıktan sonra da 2015 yılında emekli olana kadar Brezilya'nın İngiltere ve Fransa büyükelçilikleri görevlerini yürüttü.
Bustani daha sonra "haksız görevden alınma" şikayetiyle Uluslararası Çalışma Örgütü'ne yaptığı başvuruyu kazandı. Aldığı tazminatı ise OPCW'nin bütçesine bağışladı.
Fakat bu hukuk zaferi ya da izleyen aylarda Irak'ta hiç bir kitle imha silahı izi bulunamaması Brezilyalı diplomatı teselli etmedi.
"20 yıl sonra hâlâ, bütün dünyayı etkileyen bir gereksiz savaş yaşanmış olmasının üzüntüsünü yaşıyorum" diyor Bustani ve ekliyor:
"Keşke hem haklı olduğum anlaşılsa hem de savaş engellenebilseydi. Ben bunca zaman sonra hâlâ bunun mümkün olduğuna inanıyorum."