Altın madenleri Türkiye’de önemli bir yere sahip. Mevcut potansiyelin henüz küçük bir kısmının kullanıldığı bu alanda, Türkiye gelecek vaat ediyor. Altın madenciliğinde faaliyet gösteren yerli-yabancı sermayeli şirketlerin yatırım iştahı ise büyük. Çünkü herkes biliyor ki, hammadde geleceğe yön verecek. Türkiye’de uzun yıllardan beri faaliyet gösteren Anagold Madencilik’in de yatırım ajandası oldukça hareketli. Bugüne kadar Doğu Anadolu Bölgesi’ne 1 milyar 750 milyon dolarlık yatırım yapan şirket, Türkiye’de kısa ve orta vadede 300 milyon dolar, uzun vadede ise 1 milyar dolarlık yatırım yapmayı planlıyor. Geçtiğimiz günlerde İsgold’un katkılarıyla düzenlediğimiz Altın Sohbetler’e katılan SSR Başkan Yardımcısı (ABD) ve Türkiye Ülke Müdürü Cengiz Demirci, Türkiye’nin altın madenciliğindeki potansiyelini, sürdürülebilirlik konusunu ve bölge ekonomisine sağladıkları katkıları anlattı. 2020 yılından itibaren SSR Mining ve Lidya Madencilik ortak girişimi olarak faaliyetlerine devam eden Anagold Madencilik, Erzincan İliç’te yaklaşık 2 bin 500 kişiye doğrudan ve 5 binden fazla kişiye dolaylı istihdam sağlıyor.

Dilan Polat ve Sıla Doğu adli kontrol şartıyla hakimliğe sevk edildi Dilan Polat ve Sıla Doğu adli kontrol şartıyla hakimliğe sevk edildi

Altın çıkarmanın da maliyeti artıyor

Enflasyonist ortamda üretim girdilerindeki artış, altın madenciliğini de etkiliyor. Cengiz Demirci, bazı rakamlar veriyor: “Örneğin, patlatmada kullandığımız amonyum nitratın kilosu 45 cent’ten 1 dolar 10 cent’ere kadar çıktı. Veya sülfürik asit; global ölçekte 40 dolardan 450 dolara yükseldi. Doğal olarak maliyet artmaya başladı.” Çalışma hayatının belli bir bölümünü ABD’de geçiren Demirci, buradan da bazı örnekler veriyor: “ABD’de net bir şekilde görüyoruz ki, her firma üretim maliyetlerini yeniliyor ve rakamlar bir önceki yılın yüzde 10-15 üzerine çıkıyor. Dünyanın her yerinde oldukça ciddi bir maliyet artışıyla karşı karşıyayız. Hammaddede artışlar çok büyük boyutlarda.”

Elektrik fiyatlarının da üretim maliyetlerine etkisinin büyük olduğunu söyleyen Demirci, “Ortalama elektrik 8’den 21 cent’lere geldi. Bu ciddi bir baskı oluşturuyor. Üretim prosesimiz enerjiye bağımlı” diye konuşuyor.

‘250 milyar doları dışarı vermeyelim’

Türkiye’deki altın madenciliğinde çok ciddi bir potansiyel olduğunu söyleyen Cengiz Demirci, dünyadaki ve Türkiye’deki üretimle ilgili şunları anlatıyor: “Türkiye’de geçen yıl ürettiğimiz altın dünya üretiminin sadece yüzde 1,1’ine denk geliyor. Dünyanın en büyük ilk 5 altın üretici ülkesi üretimin yüzde 38’ini gerçekleştiriyor. Türkiye’de 2021’de ithal ettiğimiz altın 10 milyar dolar. 28 yılda 4.681 ton altın ithal etmişiz, bugünkü değeri 270 milyar dolar. Sormamız gereken soru şu, önümüzdeki 20 yılda bugünkü fiyatlarla toplam 250 milyar dolar harcayarak altın ithal etmeye devam mı edelim, yoksa dünyanın en önemli jeolojik kuşağındaki bir ülke olarak altın üretimimizi mi artıralım? Dünyanın en önemli jeolojik kuşağında 3 ülke var. Bunlar İran, Pakistan ve Türkiye. İran’da yatırım yapılamıyor. Pakistan’da belli bir miktar yatırım var. Geriye Türkiye kalıyor. Bizim buraya yatırım yapmamız gerekiyor. Biz bu parayı, 250 milyar doları, dışarı vermek istemiyoruz. Kamunun zaten özel bir desteği var firmalara karşı. Sanırım daha agresif programlar yapmamız lazım Türkiye’de.”

Firma olarak ABD ve Kanada ile birlikte Türkiye’yi yatırım yapılacak en öncelikli ülkeler arasına aldıklarını da açıklayan Demirci, “Türkiye’de kısa ve orta vadede 300 milyon dolar, uzun vadede ise 1 milyar dolarlık yatırım yapmayı planlıyoruz” diyor.

Eleman transferi hızlandı

Erzincan’ın İliç ilçesinde faaliyet gösteren Anagold Madencilik, bölge ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Cengiz Demirci, “Bütün ihtiyaçlarımızı bölgeden temin etmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken ekibi de bölgeden seçiyoruz. Personelimizin yerellik oranı yüzde 80,5. Anagold bir okul gibi. Personelimiz başka madenlere transfer olduğu gibi, yurtdışındaki madenlere de gidiyor. Ama ortalama yarısı bizimle kalıyor. Kalifiye elemanlar yetiştirmekten gurur duyuyoruz” diyor. Bölgeye son 7 yılda yaptıkları bağış miktarının 10,5 milyon dolar olduğunu açıklayan Demirci, “2022 yılında şirket dışındaki bölge halkına verdiğimiz eğitim saati 3800’e ulaştı. Öte yandan bölgedeki sportif faaliyetlere de destek olmaya çalışıyoruz” diye konuşuyor.

‘Sosyal kalkınma fonumuz var’

Madencilik denince bilindiği gibi çevre ve sürdürülebilirlik konuları öne çıkıyor. Cengiz Demirci’ye yabancı ülkelerde bu konunun nasıl ele alındığını soruyoruz, şunları anlatıyor: “Sürdürülebilirlik sadece madenciliğe has bir olay değil. Her sektörde vizyon olması gereken bir konu. Bizde ise, cevherin üretim mekanizmasından üretimden sonra yapacağınız çevresel faaliyetlere kadar ayrıntılı düşündüğümüz bir alan. Siz, bölgeden ayrıldıktan sonra her şeyi düşünmek zorundasınız. Biz de bölgede tarımdan hayvancılığa birçok proje geliştiriyoruz. Sosyal kalkınma fonumuz var. Bölge insanına yatırım yapıyoruz. Uzun vadeli yatırım planımız var, ciddi rezervlerimiz var ama öyle ya da böyle bir gün oradan ayrılacağız. Ayrıldığımız zaman bölgenin etkilenmemesi gerekiyor. Bizim, bölgeye ciddi yatırım yaparak, bu bölgenin bizden sonraki hayata geçişişini kolaylaştırmamız lazım.” Anagold’un kalkınma fonunda 41 köyün hedef alındığına işaret eden Demirci, bugüne kadar bu alanda 1,2 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını söylüyor. ‘Burada amaç madenlerde çalışmayan ve gelir elde edemeyen yöre insanlarını desteklemek. Örneğin bugüne kadar 53 arıcılık projesi, 76 hayvancılık projesi ve 25 endüstriyel proje bitirdik. Kadın girişimcilere de büyük önem veriyoruz’ diyen Demirci, “Bulunduğunuz ortamı gelecek kuşaklara bırakmak için çalışıyoruz” diye konuşuyor. Demirci, maden işletmeciliğinde kuralların evrensel olduğunun da altını çiziyor.

Editör: Haber Merkezi