Yargıtay 3. Ceza Dairesi, sekin farklı ismin yargılandığı Gezi Parkı davasında, iş insanı Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya verilen 18’er yıl hapis cezalarına karar verildi. Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ayşe Mücella Yapıcı'nın aldıkları 18’er yıl hapis cezaları ise bozulduğu bildirildi. Kavala, 2017'den bu yana, diğer isimler ise 1,5 senedir cezaevindeydi.  

‘TABUTA SON ÇİVİ’

Atalay’ın avukatı Deniz Özen, “Yargıtay 3. Ceza Dairesi, verdiği kararla hukuk güvencesi ilkesinin tabutuna son çiviyi çaktı” diye ifade etti.

Hukuk güvenliğinin kalmadığına ilişkin yüksek yargı tarafından böyle bir hukuksuzluğun kararını ilk kez duyduğunu belirten Özen şunları dile getirdi: “Hiçbir somut delil ve suç isnadı olmadan arkadaşlarımız tutuklandı. Üç kişilik mahkeme heyetinden biri, AKP’den milletvekili aday adayıydı. Arkadaşlarımız, bir AKP’li tarafından tutuklandı. Delil diye önümüze konulan belgeler Fethullahçı hakim ve savcılar tarafından hazırlanmamış gibi tüm hukuksuzlukları yok sayarak, ne olduğu belirsiz bir tanık ifadesine dayanarak arkadaşlarımıza verilen cezalar kesinleşti. Bunun hukukla hiçbir bağı yok.” şeklinde konuştu.

‘5 EKİM’DEKİ KARAR ÖNEMLİ’

Atalay yönünden Anayasa Mahkemesi (AYM) sürecinin devamını vurgulayarak “Bu karar, AYM’yi boşa çıkarmış değil” diyen Özen, “5 Ekim’de verilecek bir ihlal kararı sonrasında Atalay’ın tahliyesi zorunlu olacak. Sadece Can Atalay değil, tüm sanıklar açısından AYM süreci başlayacak önümüzdeki süreçte. AYM yargıçları, bu ülkede hukuk güvenliğinin varlığını göstermek istiyorsa, meslek onurunu kurtarmak için tüm sanıklar açısından ihlal kararı vermeli ve yeniden yargılanmalarını sağlamalı” ifadesinde bulundu.

‘DAVA DOSYASINDA DELİL YOK’

Adana'da Aile Katliamı: Tabancayla kafasından vurdu Adana'da Aile Katliamı: Tabancayla kafasından vurdu

Yargıtay’ın aralarında Can Atalay  ve Osman Kavala’nın da bulunduğu 5 kişinin Gezi tutuklusu akibetinde verdiği karara hukukçular tepki vermeden geçmedi. İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan durumu şöyle ifade etti:  “Verilen kararların değil hukukla kanunla bağlılığı bile yok” dedi ve ekledi:  “Adil yargılanma hakkının zerresi yok, dosyada delil dayanak yok. Elinde silahı ve gücü olmayan insanlar hükümeti devirmeye teşebbüs suçuyla yargılanıyor. Bu olacak iş değildir.” dedi.

Silivri’de yapılan yargılamanın değerlendirmasini yapan Kazan, “Silivri cezaevi yerleşkesinde kimsenin görmeyeceği bir yerde yargılama yapılıyor. Oysa yargılama herkesin gidip izleyebileceği mekânlarda yapılmalıdır” diyerek tepsini dile getirdi.

‘BİR KARAR, İKİ HUKUKSUZLUK’

Gezi davasında Avukat Celal Ülgen'de davada bir karar fakat iki hukuksuzluk olduğunun imasında bulundu. Ülgen “Birincisi Osman Kavala’nın kararıdır. Delil gücü olmayan bir kanıta dayanarak hüküm verildi. İkincisi ise Can Atalay’dır. Milletvekili seçildi ancak kendisi hapishanede. Bu hukuksuz kararlara karşı çıkmak düşünce hakkı gibi kutsal saymalıdır” diye dile getirdi.

‘YARGI ÜZERİNDE SİYASET ETKİLİ’

İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç'sa “Bu hakkaniyetsiz durumların temelinde yargı üzerinde siyasetin etkin ve egemen olması yatıyor. Gezi direnişi kriminalize edildi. Cezalandırma aracı olarak kullanıldı” diyerek son noktayı koydu. (Cumhuriyet)

Editör: Haber Merkezi