50 bin kişinin yaşamını yitirdiği Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depreminin ardından yaralar sarılmaya çalışılırken Deprem Bilimci Yüksek Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan SÖZCÜ'ye yeni deprem sinyali veren yerleri sıraladı.

Ercan, “Öncelikli olarak İznik ve Suriye başta olmak üzere deprem sinyali veriyor. Bingöl, Erzincan, Erzurum, Muş, Bitlis, Hakkari, Amasya, Merzifon, Bolu- Çankırı arasına dikkat” dedi.

HER AN DEPREMİN OLACAĞI YERLER

TUSAŞ saldırısında yeni detaylar ortaya çıktı : Teröristler dikkat çekmemek için el ele gelmiş TUSAŞ saldırısında yeni detaylar ortaya çıktı : Teröristler dikkat çekmemek için el ele gelmiş

Prof. Ercan'ın deprem beklentisi olan yerler şunlar:

“Türkiye'de her zaman için Bingöl başta olmak üzere Erzincan, Erzurum, Muş, Bitlis, Hakkari, Amasya, Merzifon, Bolu, Çankırı arası, Ege Bölgesinin her yerinde her an deprem olabilir. Son 10 yıldır Ege'nin deprem duyarlığı çok arttı. Ege depremlerinin yıkıcılığı Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu kırığının yıkıcılığından daha fazla.

İznik bugünlerde sinyal veriyor. Bursa, Gemlik, Gönen, Yenice ve diğer ilçeleri. Burdur, Göller Bölgesi, Isparta, Afyonkarahisar depremini bekliyor. Balıkesir, Edremit, Ayvalık, İzmir Dikili de öyle. Foça, Karaburun, Midilli üçgeni. Rodos, Marmaris, Fethiye, Pamukkale çukuru, Aydın Germencik.

Depremin büyüklüğü bulunduğu kırığa göre değişir. Türkiye'de Batı Anadolu'da yıkım 6,5'dan büyük her deprem yıkıcı olur. Batı Anadolu'da depremler 7,3'ü geçmez. Kuzey Anadolu kırığı üzerinde olabilecek depremler de 7,4-7,5 olabilir. Doğu Anadolu çekincesi büyük bir oranda arttı.”

SURİYE'DE DE DEPREM DUYARLILIĞI VAR

Suriye'de her an bir deprem beklentisinde olduğunu belirten Övgün Ahmet Ercan, “Suriye'de olabilecek bir deprem Türkiye'yi etkiler. Keza Ermenistan Erivan'da, Van'ın sınırında İran Tebriz dolayları duyarlı. Buralardaki depremler ülkemizi doğrudan etkiler. Kars da sayılacak yerlerden. Buralarda her an deprem olacakmış gibi duyarlı olmak gerekiyor” dedi.

TÜRKİYE'DE EN GÜVENLİ YERLER

Artvin'den başlayıp Kırklareli'ne kadar Karadeniz kıyı kesiminin güvenli yerler arasında olduğunu belirten Ercan, “Konya, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırıkkale, Sivas ve Yozgat'ın özellikle orta kesimleri. Mardin, Siirt deprem güvenli yerler.

Son depremde anladık ki kentin yıkılması için depremin sizin bulunduğunuz yerde olması gerekmiyor. 150 -200 kilometre ötedeki deprem sizi de yıkabilir. Örneği Sisam'da olan depremin 75 kilometre uzaktaki İzmir'in Bayraklı ovasını yıkıp atmasını gösterebiliriz. Depremlerde kırıklar değil sarsım dalgaları yıkıyor” diye konuştu.

İSTANBUL'DA DURUM

İstanbul'da bilim insanlarının deprem zamanı konusunda ayrı fikirler ortaya koyduklarının sorusuna Ahmet Ercan, “Her ne kadar deprem zamanı konusunda farklı düşünsek bile yarın 7,5 büyüklüğünde deprem olacakmış gibi hazırlıklı olunmalı. Zaman konusunda kimse iddialı olamaz. Görüşler farklı olabilir ama yarın deprem olacakmış gibi hazırlıklı olmalı. Son depremde bu ortaya kondu. İstanbul'da Bakırköy, Zeytinburnu, Esenyurt, Küçükçekmece, Sefaköy, Güneşli, İkitelli, Bağcılar, Esenler, Mecidiyeköy, Ortaköy, Kuruçeşme, Üsküdar, Ferahevler, Kuruçeşme, Dolapdere, Okmeydanı, Eyüp, Kağıthane'de yapılar, Antakya'dakilerden güçlü değil” bilgisini verdi.

GÖÇÜKLERİN İLK SORUMLUSU MÜTEAHHİT DEĞİL BAKANLIK

Bu niteliksiz evlerin yapımının 1950 yılından bu yana devam ettiğini söyleyen Ercan, “Bu konu son 20 yılın hatası değil. 1950 yılından bu yana yapılan yanlışlıkların bedelini halkımız ödüyor. Türkiye sosyal devlet olamadı. Kural dışı yaşamanın bir parçası da Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetimi. Tarım alanlarını imara Bakanlık açıyor. Yani bir şehrin gelişme alanları olacağına Ankara karar veriyor. Ölüm alanlarında yapılaşmanın yolunu açan yetkili ancak yeteneği olmayan kişiler karar verdiği ortaya çıkıyor. İzni Bakanlık veriyor, yapı planlamasını belediyeler yapıyor. Belediyenin açtığı yerlere de kötü yapıları müteahhitler yapıyor. Neden insanlar suçlu aramaya devam ediyor ki? Müteahhit bu işin son ayağı. İlk ayak önemli. O da bakanlık. Türkiye'nin her tarafı böyle. Balık baştan kokuyor. Buna bir dur demek gerekiyor” diye konuştu.

ÜLKEMİZDEKİ YAPILAR GENELDE DEPREMDE YIKILAN YERLERDEN DAHA MI İYİ?

“Türkiye'de diğer kentlerin tarım alanlarındaki yapılar Kahramanmaraş, Antakya, Hatay, Adıyaman, Osmaniye, Malatya'dan daha mı iyi?” sorusuna Prof. Dr. Ercan şu cevabı verdi:

“2000 yılı öncesi yapılan binalar çok daha kötü koşulları taşıyor. Özellikle İstanbul'da. İstanbul'da 90 bin yapı, olabilecek 7,5 büyüklükteki bir depremle yıkılabilecek durumda. Bunun 13 bin tanesi aşırı duyarlı.13 bin yapıda yaklaşık 410 bin civarında kişi oturuyor. Bu kadar kişi göçük altında kalmaya aday şu anda. Evlerle ilgili hiçbir şey yapılmıyor. Bunların çökmesi mi bekleniyor? Yani şimdi biz göçük altında kalacak 410 bin kişiyi nasıl kurtaracağımızı mı planlayalım?

Toplumcu bir devlet var. Bugün Cumhuriyet toplumcu devlet demek. Bu insanların sağ olarak yaşamalarını sürdürebilecek konutları neden yapmıyoruz? 1 kişinin depremde ölmesinin maliyeti Kahramanmaraş'ta 1 milyon 550 bin dolar.

Bir kişinin depremde ölmemesi için bugün için yapılması gereken yatırım 13 bin dolar. 13 bin dolar verip yurttaşını kurtarmak mı istersin, yoksa öldükten sonra Türkiye ekonomisine verdiği 1 milyon 550 bin doları mı vermek istersin. Sadece para değil o canı da geriye getiremeyeceksin. En önemli konu bu. Bir de yapı ölü bir yatırımdır. “

CUMHURİYET KİMSESİZLERİN KİMSESİDİR

Türk toplumunun sürekli nitelikli olarak yaşamak zorunda olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Ercan, şunları kaydetti:

“Ama ekonomik ve eğitim durumu iyi olmadığı için çaresizlik içinde Türk toplumu dar gelirli, yetirebilmek için kötü yerlerde niteliksiz yapılarda oturuyor. Hep söylerim, Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. O zaman cumhuriyet gereğini yapacak demektir.

Gerçekten Türkiye'de şu anda yüzde 52'si 8 bin 500 lira ile geçinmek zorunda. Bir kişinin deprem güvenli bir evde oturabilmesi için alması gereken aylık 40 bin liradan az olmamalı.

Bir de çaresiz olan emekliler var. Bunların gelirleri yaklaşık 5 bin 500 TL. Bu rakamla nasıl geçinirsin? Bir milletvekilinin 75 bin lira aldığı ve geçim sıkıntısı çekiyoruz dediği bir yerde bir emekli 5 bin 500 lira ile ne yapabilir acaba?

Sağlam bir yerde kiralık yerin maliyeti İstanbul'da 10 ile 15 bin liradan başlayıp 30-40 bin liraya kadar gidiyor. Türkiye'de bir depremde göçük altında kalmaya aday insanlar dar gelirliler, yoksullar” dedi.

150 MİLYAR DOLARI TÜRKİYE NEREDEN BULACAK?

Deprem sonrasında hemen yapılaşmaya gidilmenin de yanlış olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ercan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu kadar acele etmenin gereği yok. Seçim yeri oradaki insanların kaderinde etkili olabilir. Çadır ve konteyner gibi yerlerde oturanlar orada en az 2,5 3 yıl oturması gerekir. Oranın 100 milyon tonluk bir göçük artığı var ve bunu bir yılda kaldıramazsın.

Yapılaşmayı çok fazla müteahhitte verirsen sağlam yerde sağlam konutları ancak bir yılda yaparsın. Bunun için 150 milyon dolar gerekiyor. Bunu nereden bulacaksın? Türkiye'nin turizm gelirleri 38 milyar dolardan 14 milyar dolara düştü. Dış ticaret açığı 110 milyar dolar. 450 milyar dolar da borç var.

150 milyar dolar diyelim ki bulundu. O zaman o para hangi faizli olacak nasıl geri ödenecek? İnsanlar işlerinden olmuşlar, bitkinler. Çoluğundan, çocuğundan, karısı ya da kocasından olmuşlar. Bu insanlar ücret küçük olsa da nasıl borçlanacak ve nasıl ödeyecek? Bu evlerin ücretsiz olarak verilmesi gerekiyor.

Zaten deprem vergilerinin ana nedeni oydu. Dişimizden tırnağımızdan ayırdığımız parayla ileride depremde yıkılacak evlerin yerine ücretsiz sağlamaktı. Halkın üzerine bindirim yapılamaz. Vergilerin üzerine yüzde 10 artım yapılamaz. Yeni vergiler koyarak değil üretimi artırarak yapabilirsiniz. Satılan fabrikalar geri alınarak üretimi artırarak parayı sağlarsınız” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE İÇ GÖÇ YAŞIYOR

Deprem nedeniyle Türkiye'nin iç göç yaşadığına da değinen Deprem Bilimci Ercan, “Küçük bir bacağı da dış göç. Para ve finansın gücü başladı. Bu konuda yapılacak yatırımlar gelecekteki iktidar kim olursa olsun enflasyonu kışkırtacak. Deprem, Türkiye'nin gerçeği ve önemli sorunlarından birisi. Fakat yönetim, ekonomi ve eğitim ana sorundur” ifadelerini kullandı.

Kaynak: www.sozcu.com.tr

Editör: Haber Merkezi