İmamoğlu: Ekonomik krizin sorumlusu siyasal iktidar
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal hizmetlerin farklı birimlerinde çalışan yaklaşık 1000 mesai arkadaşıyla Yenikapı’daki Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde bir araya geldi. İmamoğlu, konuşmasında "Ülkede yaşanan ekonomik krizin sorumlusu siyasal iktidardır. Bizlerin bulunduğu konum gereği, sorumluluk bizlerin değil. Buna, bizler çözüm bulamayız. Yetkimiz buna yetmiyor." ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, çalışma arkadaşlarına, “Sizlerin, bu şehrin en güçlü kanatsız melekleri olduğunuzu biliyorum. Bu ruh haliyle çalışmaya lütfen devam edin. Sevginizi, şefkatinizi, iyi insan kimliğinizi bu kurumun o sıcacık elini, bu kurumun İstanbullulara ait olduğu hissini bütün İstanbullulara geçirin. Başka bir dönemi var edin. ‘Ben’ diyen aklı değil, ‘biz’ diyen aklı, bu toplumun her bireyinin hissetmesini sağlayın. Göreceksiniz çok güçleneceğiz ve çok başarılı olacağız” dedi.
İmamoğlu şunları söyledi:
“ADİL OLMAK SADECE MAHKEMELERDE OLMUYOR"
Siz, ülkemizin şu an geçmiş olduğu sıkıntılı sürecin en trajik en hissedilen, hissedilemeyen ama göründüğünde de içimizi yakacak birtakım yaşam kesitlerine şahitlik ediyorsunuz. Sizler, en çok ezilen, bu şehrin yoksul kesimini oluşturan vatandaşlarımızla sıklıkla yüz yüze geliyorsunuz. Bu önemli. Onlarla görüşüyor, onların yaşadığı ekonomik koşulların bizzat şahitleri oluyorsunuz. Bizler, göreve geldiğimiz ilk günden bu yana adalet kavramını çok önemsedik. Şehrin ‘yeşil, adil ve yaratıcı’ diye tariflediğimiz üç ayağından birisinin adalet olduğunu, adil bir şehir var etme konusunda yoğun çalışma yapacağımız hep dile getirdik. Onun için adil olmak, sadece mahkemelerde olmuyor.
EKONOMİK KRİZİN SORUMLUSU SİYASAL İKTİDARDIR
Ülkede yaşanan ekonomik krizin sorumlusu siyasal iktidardır. Bizlerin bulunduğu konum gereği, sorumluluk bizlerin değil. Buna, bizler çözüm bulamayız. Yetkimiz buna yetmiyor. Evet kamu görevlisiyiz, belediyeyiz ama bu bizim sorumluluğumuzun içinde değil. Fakat elimizdeki imkanlarla, özellikle göreve geldiğimiz günden bu yana yaklaşık dört yılı aşkın süredir, bu yoğun ekonomik sorunlar içerisinde, bu problemin çözümüne de en etkili bir şekilde katkı sunma konusunda da fedakarlık yapan bir kurumuz. Bu konuda yoğun çalışan bir ekibiz. Elimizdeki imkanlarla, sosyal hizmetler bütçemizi zaman zaman bir önceki döneme göre, yoksullara katkı sunma bütçemizi beş katına kadar çıkarttığımız dönemler oldu. Ayrıca şunu yaptık: Vatandaşın derdini kendimize dert edindik. Ve nasıl çözüm bulabiliriz diye ekstra gayret gösterdik.
SOSYAL YARDIMLARI 'LÜTUFMUŞ' GİBİ DEĞİL, SORUMLULUK GEREĞİ YAPIYORUZ
Sosyal yardımları ‘lütufmuş’ gibi değil, sorumluluk gereği yapıyoruz. Hiçbir vatandaşımıza onların gözlerine bakarken ya da konuşurken sanki lütfediyormuş gibi, sanki bir vatandaşa biz cebimizden para veriyormuşuz gibi asla davranmadık, davranamayız. Bizler, yine vatandaşlarımızın gelirlerinden, vergilerinden oluşan bütçemizden, günün ihtiyaçlarına göre o insanlarımızın ihtiyaçlarına daha fazla nasıl katkı sunabiliriz diye gayret eden insanlarız. Sizler de 'adalet duygusu, merhamet duygusu ve asil bir görevi yerine getirme' anlayışını sakın ha kaybetmeyin. Sizler, bizler adına onlarla konuşuyor, onların derdini dert ediniyorsunuz. Çünkü biz, ‘Çocuklar eşit olacak’ dedik. Çünkü biz, ‘İstanbul'un çocukları, kadınları eşit olacak’ dedik. ‘Bizim görevimiz değil’ diyerek, bazı alanlardan sıyrılmadık. ‘Görevimiz değil’ demedik. Tam aksine, çirkin siyaseti işin içine karıştırmadan, zorda olanın yanında olma hususunda özenli gayretler sunduk. Olmaya da devam edeceğiz. Bizim iş yapma biçimimiz budur. Sonuna kadar olmaya devam edeceğiz.
75 BİN GENCE BURS VEREN BİR EKİBİZ
Yuvamız İstanbul’dan Halk Süt’e, Genç Üniversiteli’den Kadın Sığınma Evi’ne, Mahalle Evleri’nden 0-4 yaş arası çocuğu olan annelere ücretsiz kart dağıtımına, Evlilik ve Meslek Paketleri’nden Kent Lokantaları'na kadar birçok alanda ihtiyaç sahibi vatandaşlarla sosyal dayanışma içindeyiz. Milyonlarca insanımıza değen, en sıkıntılı anında onu biraz dahi olsa rahatlatan, katkı sunan ama çocuğa ama gence ama bir anneye, bir kadına ya da bir emekliye bir an için tebessüm sunan bütün bu çalışmalar, bizim dönemimizde hayata geçmiş ilk uygulamalar. Ve bu uygulamalar, öylesine uygulamalar değil. Yani bir gence bile burs vermemeyi başkalarının üstüne atarak, kendine sebep edinen bir yönetimden sonra biz, 75 bin gence burs veren bir ekibiz. Bu önemli.
İMAMOĞLU, BİR KİŞİNİN BİLE ADINI YAZDIRIP 'ŞUNA DA BURS VERİN' DEMEMİŞTİR
75 bin gence burs verirken, hepiniz şahitsinizdir ki Ekrem İmamoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, bir kişinin dahi ismini oraya yazdırarak, ‘Şuna da burs verin’ dememiştir; diyemez. Gelen taleplere göre, adil bir biçimde, o gençlere katkı sunuyoruz. Bu her konuda böyle. Kreşe giren çocuğumuzda da böyle, yurda giren gencimizde de böyle. Bu çok önemli. Bakın bunu böbürlenmek için anlatmıyorum. Ama bunun bilinmesini istiyorum. Çünkü milletimiz, ne yazık ki yapılan kötü uygulamalar yüzünden, her şeyin torpille olduğunu düşünüyor. Yani Ekrem İmamoğlu istediğine burs verir, istemediğine vermez zannediyor. Çünkü, bizden önce bir gence 200 bin dolar burs vermeyi kendine layık gören yöneticiler vardı. Bu değişti. Böyle bir şey yok. Bu ayıp. Biz bunu yapmayız, yaptırmayız. Bunu yapabilecek bir yönetici bile, Ekrem İmamoğlu'yla yan yana yürüyemez, yanında duramaz, olamaz. Bu kadar net.
'KİMİN PARASINI KİME VERİYORSUN’ DEDİLER
Ben, siyasi görevim gereği, inanınız ki 14-15 yıldır, nasıl bugün pazarları geziyorsam, ilk gününden itibaren yol arkadaşlarım, komşularım, hemşerilerim bilirler, mahalle mahalle, ev ev gezen birisiyim, İnsanları dinleyen birisiyim. O insanların o duygusunu gördüğüm için, bunu arkadaşlarımdan talep ettim. Bizimle dalga geçtiler. ‘Kimin parasını kime veriyorsun’ dediler. Bunu diyen anlayış ne biliyor musun? Onu diyen anlayış, o paranın kendi parası olduğunu zannediyor. Halbuki ben oraya, yani bu makama gelirken, milletin parasını millet için nasıl kullanacağımı düşünerek geliyorum. Onun için milletin parasını millete veriyoruz. Bütün bu projelerimiz, şimdi sizlerle gelişecek, büyüyecek. Bu toplumun en zor anlarını gören insanlar olarak, ziyaret ettiğiniz evlerde, sokaklarda, mahallelerde o gördüğünüz ağır tablolardan, gördüğünüz o ortamlardan, yaptığınız geri dönüşlerden yeni fikirler, yeni hizmetlerimiz doğacak. Hep birlikte büyük bir sıçrama yaparak, bu ülkede yoksulluğun insanları köleleştirdiği değil, zenginliğin insanları özgürleştirdiği günleri de hep birlikte yaşayacağız. O bakımdan heyecanınızı korumanız, motivasyonunuzu yüksek tutmanız çok önemli. Bu anlamda benim de üstüme ne düşüyorsa gerekeni yapacağımdan hiç kuşku duymayın.
İSTANBUL'U ADİL BİR ŞEHİR YAPMA KONUSUNDA KARARLIYIZ
Bu anlamda dört yılda çok şey çözdüğümüz gibi, bundan sonra da çözmeye devam edeceğiz. İhtiyaç duyduğumuz sistemi, mutlaka sizlerle beraber geliştireceğiz. Onu çalışır hale getireceğiz ve bunu da başaracağız” dedi. Sahadan gelen verilerle çalışma biçimlerini yenileyeceklerini belirten İmamoğlu, “İstanbul'un yoksullarına, kadınlarına, çocuklarına, gençlerine, yaşlılarına, bebeklerine, yeni evlenenlerine, yeni doğanlarına yaptıklarınız için, verdiğiniz tüm emeklere ben yürekten teşekkür ediyorum. İstanbul'u adil bir şehir yapma konusunda kararlıyız. Sizlerin, bu şehrin en güçlü kanatsız melekleri olduğunuzu da biliyorum. Bu ruh haliyle çalışmaya lütfen devam edin. Sevginizi, şefkatinizi, iyi insan kimliğinizi bu kurumun o sıcacık elini, bu kurumun İstanbullulara ait olduğu hissini bütün İstanbullulara geçirin. Başka bir dönemi var edin. ‘Ben’ diyen aklı değil, ‘biz’ diyen aklı, bu toplumun her bireyinin hissetmesini sağlayın. Göreceksiniz çok güçleneceğiz ve çok başarılı olacağız.”(karar)