DNA ve gen araştırmaları konusunda gelişen teknolojiler, insanların soylarını öğrenme merakıyla birleşince ortaya devasa bir sektör çıktı. Hem Türkiye'de hem de uluslararası alanda çalışan pek çok laboratuvar, adli işlemler için gerekli olan genetik testlerin yanına “soy ağacı” araştırmalarını da ekledi. Bunun yanı sıra sadece soy geçmişini öğrenmeye odaklanan kitler üretildi. Pandemi döneminde insanların hangi hastalıklara genetik yatkınlıkları olduğunu öğrenme isteği de genetik alanında çalışan şirketlerin büyük satış rakamlarına ulaşmasını sağladı.

ADRESİNİZE KİT GÖNDERİLİYOR

Bu alanda dünyadaki en büyük kuruluşlardan biri olan ABD'li bir şirket, pandemi döneminde 850 milyon doların üzerinde yatırım alarak rekor kırdı. Şirket, müşterilere gönderdiği genetik test kitleriyle hem soy geçmişini ortaya çıkarmayı hem de hangi hastalıklara açık olduğunun bilgisini vermeyi vaat ediyor. Soy ağacı testi ile DNA yapısındaki 176 bölge taranarak biyocoğrafik haritanız belirleniyor ve nereye daha yakın olduğunuz ortaya çıkıyor.

SONUÇLAR BEKLENDİĞİ GİBİ OLMUYOR

Fakat sonuçlar, teste başvuranların beklediği netlikte olmuyor. Genetik Uzmanı Doç. Dr. Veysel Sabri Hançer, insanların “yüzde 99 Türk”, ya da “Yüzde 50 Türk, yüzde 50 Gürcü” gibi net sonuçlar beklediğini belirterek, bu testleri yaptıranların nasıl verilerle karşılaşacağını anlattı:

Kahramanmaraş'ta deprem! Kahramanmaraş'ta deprem!

“Farklı firmalar farklı yöntemler kullanıyor ama genellikle tükürük numunesi yeterli oluyor. Bazı firmalar zarf gönderiyor, siz bu zarfı yalayıp, kapatıp geri gönderiyorsunuz. Bazıları da kan istiyor. Sonuçların karmaşık olmasını biz genetikçi olarak bekliyoruz zaten. Çünkü burası izole bir yer, bir ada değil. Burası Anadolu, burada yüzbinlerce yıl bir sürü kavim, bir sürü millet yaşamış. Bize çorba gibi bir sonuç geliyor. Şöyle ki; 'Yüzde 10,2 Orta Asya, yüzde 0.5 Finlandiya' çıkıyor. Diyelim ki 10 kuşak önce birisi bir Finlandiyalı ile evlenmiş, o bile görünüyor.”

ÇOK DEĞERLİ BİR DATA ELDE EDİLİYOR

Doç. Dr. Veysel Sabri Hançer, testlerle ilgili çok önemli bir uyarıda bulundu. Sonuçların başka firmalara satılabileceğini belirten Hançer şunları söyledi: “DNA dizilenirken büyük bir veri oluşuyor. Birkaç kişinin verisi çok önemli değil. Ama elinizde farklı ırklardan çok fazla kişinin dizilenmiş DNA verisi varsa firmalar bu verileri satabiliyorlar. Şöyle düşünün; bir pazarlamacısınız yeni bir çikolata üretmişsiniz ve bunu pazarlamak istiyorsunuz. Bir GSM şirketinden hedefinizi belirlemişsiniz, onların telefon numaralarını istiyorsunuz. O GSM şirketi de bu verileri satıyor. İşte bu tür testler yapan firmalar da bu verileri satabiliyor. Sizin bundan haberiniz bile olmuyor.”

FİRMALAR ÜRETİM İÇİN KULLANABİLİR

Hançer, “Big Data' adı verilen bu veriler çok değerli. Satılabilir, kullandırılabilir bir malzeme haline getiriliyor. Bundan sadece ilaç şirketleri de yararlanmıyor, farklı farklı projeler yürüyor bu verilerle ilgili. Mesela bir bölgede yeni bir buğday türü geliştirip satacaksınız; elinizde yeterli DNA verisi varsa o bölgede insanların gluten intoleransını öğrenip ona göre buğday geliştirip satabilirsiniz. Her sektör için bu tür veriler kullanılabilir” dedi.

ÖNLEYİCİ TIP ARAŞTIRMALARI ETKİLİ OLDU

Okan Üniversitesi'nden Antropolog Dr. İlker Çayla ise  'haberglobal.com.tr'ye gen araştırmalarına yönelik ilginin sebeplerini anlattı. İnsanların geçmiş aidiyetleriyle ilgili bilgilere her dönemde merak duyduğunu belirten Çayla, şu bilgileri verdi: “Genetik araştırma teknolojisi gelişti ve ucuzladı. Bir tükürük örneğini poşete koyup gönderiyorsunuz, sonuçlar kısa sürede geliyor. Bir başka neden de sağlık kurumlarının önleyici tıp çalışmaları. Genetik özelliklerin hastalıklara etkisi bilindiği için sağlık kurumları önleyici tıp bakımından genetik kodları kullanıyor. Bu araştırmalar artık sağlık sektörünün parçası haline gelmeye başladı."(haberglobal)

Editör: Haber Merkezi