Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin bu hafta Strasbourg’da yapılan toplantılarında Gezi Davası’nda müebbet hapis cezasına çarptırılan ve hakkındaki AİHM kararı uygulanmayan Osman Kavala’nın dosyası ele alındı.
Komite’nin dün yayınladığı kararda şunlar kaydedildi:
“Milletvekilleri, Türkiye’nin madde 46/1 gereğince Mahkeme kararlarına uyma konusundaki koşulsuz yükümlülüğünü vurgulayarak, Büyük Daire’nin Kavala kararında (madde 46/1) açık ve kesin hükümlerine karşın bundan derin üzüntü duydular. Başvuran, hâlâ serbest bırakılmamıştır.
Bu bağlamda milletvekilleri, yargı da dahil olmak üzere yetkili makamların ortak sorumluluğunun bulunduğunu vurgulayarak, yetkili Türk makamlarını, başvurana yönelik cezai suçlamaların tüm olumsuz sonuçlarını, derhal serbest bırakılmasını sağlayarak ortadan kaldırmaya çağırdılar.
Milletvekilleri, Bakanlar Kurulu Başkanı ile Türkiye Dışişleri Bakanı arasında yakın zamanda yapılan üst düzey görüşmeleri memnuniyetle karşılamışlar ve en kısa sürede yeniden bir araya gelmeleri için teşvik etmişlerdir. Milletvekilleri, tüm üye devletlere, Genel Sekreter ve ilgili Avrupa Konseyi organları ve gözlemci devletlere, bu konuyu gündeme getirmeleri için Türkiye ile üst düzey temaslarını yoğunlaştırma çağrısında bulundular.
Milletvekilleri, Bakanlar Komitesi Başkanı’nı, bu davanın uygun olarak gözetimini sağlamak üzere daha fazla önlem almayı göz önünde bulundurmaya teşvik etti.
Milletvekilleri, Bakanlar Komitesi Başkanı’nı, başvuranın tutukluluğunun devamı halinde Komite’nin atabileceği adımlara ilişkin Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı ile görüşmeye teşvik ettiler.
Milletvekilleri, Türk makamlarını, gösterge niteliğindeki ortalama süreler de dahil olmak üzere, beklemede olan yerel süreçler hakkında ilk fırsatta ve her halükarda en geç 13 Ekim’e kadar bilgi vermeye çağırdılar.
Genel tedbirlerle ilgili olarak Milletvekilleri, özellikle Avrupa Konseyi’nin yapısal bağımsızlığıyla ilgili olarak, Avrupa Konseyi standartlarından esinlenerek, başta Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısal bağımsızlığı olmak üzere, Türk yargısının tam bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlamak için yasal ve diğer önlemleri almaya çağırdılar.” (ANKA)