Sosyal medyada kaydırma hastalığı duygu geçişlerinin süresini 3 saniyeye kadar düşürdü. Bir videoda üzülürken sonraki videoda kahkahalara boğulabiliyoruz. Uzmanlar, bu durumun sağlıklı olmadığı görüşünde. Psikolog Özge Öztaşçı, kişilerin genelde duygu ve olaylardan kaçış yolu olarak sosyal medyaya sığındığını belirtiyor. Öztaşçı, bunun sebebini sosyal medyanın oyalama ve odağımızı değiştirme konusunda başarılı olmasına bağlıyor.
"Bunu yaparken kullandığı yöntemlerden biri de 3 saniye kuralı" diyen Öztaşçı, "Kullanıcılar reelsleri izlemeye devam edip etmeyeceklerine ya da beğenip beğenmediklerine 3 saniye içinde karar veriyorlar. Sosyal medya bu tarz yöntemler ve tekniklerle bizi daha mekanik düşünmeye, daha hızlı duygulanım yaşamaya ve bilişsel-duygusal süreçleri gerçek hayatta da sosyal medya odaklı yaşamaya itiyor" demekte.
BAĞIMLILIĞI AZALTMANIN YOLLARI...
Bu bağımlılığı azaltmanın yolunun kararlılıktan geçtiğine dikkat çeken Öztaşçı, "Kişi, sosyal medya uygulamalarına, gerek alarm sınırı, gerek şifreleme yöntemleriyle, sınırlama getirmek, yeni hobiler edinmek, yeni çevrelere girmek, yüz yüze sosyalleşmek gibi yöntemlerle bağımlılıktan kurtulmaya çalışabilir. Zorlayıcı durumlarda ise profesyonel bir yardım alabilirler" ifadelerini kullanıyor.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı ve Dijital İletişim Araştırmacısı Doç. Dr. Ali Murat Kırık, sosyal medyadaki duygu geçişlerinin 3 saniye düşmesiyle ilgili şunları söyledi:
"Bu durum ani duygu değişikliklerine yol açabilmekte ve Z kuşağı gibi dijital dünyayı aktif kullanan nesilleri etkileyebilir. Sosyal medyadaki içerik çeşitliliği ve hızlı sunum, kullanıcıların bir anda neşeli iken bir anda duygusallaşmasına neden olabilir. Bu etki, odak sürelerinin kısalmasından kaynaklanabilir. Sosyal medya platformları, içeriklerin hızlıca tüketilmesine ve hızla farklı duygusal deneyimlere geçilmesine yönelik bir yapı sunuyor olabilir. Kullanıcıların sıkça içerik değiştirmesi, duygusal durumlarının da hızla değişmesine neden olabilir. Tüm bunlar, sosyal medyanın duygu durumlarımızı etkileme şeklindeki karmaşık dinamiklerine işaret ediyor."
"STRES VE KAYGI YARATABİLİR"
Kırık, sosyal medyadadaki geçiş süresinin stres, kaygı ile zihin yorgunluğu yaratabileceğine işaret ederken, ""İçeriklerin ardışık olarak sunulması, kısa ve öz içeriklerin dikkat süresini kısaltması duygusal deneyimleri etkiliyor. Algoritmaların kişisel tercihlere dayalı içerik sunumu yapması gibi faktörler, kullanıcıların duygu durumlarını hızla değiştiriyor" diye konuştu.
Sosyal medya platformlarının içerik sunma algoritmaları, kullanıcıların ilgisini çekmek ve platformda daha fazla vakit geçirmelerini sağlamak için tasarlandığını aktaran Kırık, "Bu algoritmalar, içerik akışınızı kişiselleştirirken, sıkça benzer içerikleri ardışık olarak sunma eğiliminde olabilir. Bu nedenle, Reels gibi videolarda ardışık olarak benzer içerikler izledikten sonra farklı bir içerikle karşılaşmanız, zihninizi hızla adapte etme gerekliliği doğurur. Kullanıcıların sık sık benzer içerikleri görmesi, beynin bu tür içerikleri daha hızlı tüketmeye ve dikkatinin dağılmasına neden olabilir" uyarısında da bulundu.
"SIK SIK BENZER İÇERİKLER GÖRMEK"
Bu kaydırma alışkanlığını kontrol altına alabilmek için zaman yönetimi ve bilinçli kullanım stratejisi uygulanabileceğinin altını çizen Kırık, "Bildirimleri kapatmak, arama ve takip listesi kontrolü ile içerik akışını sınırlamak, aynı zamanda düzenli dijital detoks yapmak da yardımcı olabilir" diye konuştu. (haber global)